katlanmış havlu ile temiz havlu arasındaki fark çamaşırhaneye bir yolculuktur. | Open Subtitles | الفرق بين مناشفك المطوية ومناشف التنظيف في غرفة الغسيل |
Yukarıda, hayatım. Yıkanıp katlanmış kıyafetlerinin hemen yanında. | Open Subtitles | إنها بالأعلى يا عزيزي، جانب ملابسك المغسولة المطوية |
katlanmış uçağı balona koyuyoruz. İstediğimiz yüksekliğe çıkması yaklaşık 3 saat alıyor. Verilen emirle 31.4 km'den bırakıyoruz. Uçağı açıyoruz ve her şey mükemmel bir şekilde çalışıyor. | TED | وقد وضعنا فيه الطائرة " المطوية " وقد حلق لمدة 3 ساعات لكي يصل إلى الإرتفاع المطلوب ومن ثم تم إطلاق الطائرة على إرتفاع 103000 قدم وقد حلقت الطائرة وتم كُل شيء على ما يرام |
Parçalara ayrılmış sırt çantası- bu pek hoş değil. | Open Subtitles | الحقيبة المطوية التي تم تمزيقها ليست أمر لطيف |
Bu, sırt çantasının çalınmasından önce miydi? | Open Subtitles | كان هذا قبل أن تتم سرقة الحقيبة المطوية ؟ |
Mandy'nin çantasına bakıyordum ve bunu cüzdanında ikiye katlanmış bir şekilde buldum. | Open Subtitles | كنتُ أفتّش حقيبة (ماندي)، ولقد وجدتُ هذه المطوية في محفظتها. |
Kızımın katlanmış giysilerini Rockaway Sahilinde buldular. | Open Subtitles | وجدوا ملابسها المطوية (على شاطئ (روكواي |
sırt çantası bu ziyaretten sonra çalınıyor. | Open Subtitles | أن الحقيبة المطوية تم أخذها بنفس يوم الزيارة ؟ |
Öğrencilerimizin çoğu sırt çantalarını oradan almışlardır. | Open Subtitles | و الكثير من طلابنا يشتري الحقائب المطوية من هناك |
Ve geriye sadece Mösyö Leonard Bateson'ın sırt çantası kalıyor. | Open Subtitles | "و بقي فقط الحقيبة المطوية التي تعود للسيد "لينارد بايتسون |