| Ama daha çubuk makarna koymam gerekiyor. | Open Subtitles | لَكنِّي ما زِلتُ أَحتاجُ للوَضْع على بَعْض أربطةِ المعكرونةِ. |
| Birisine peynirli makarna gerek. | Open Subtitles | حاجات شخص ما بَعْض المعكرونةِ والجبنِ. |
| Eğer Teuchi'nin şehriye karışımı çorbası buysa, Bu meydan okur... | Open Subtitles | إذا خلطت المعكرونةِ بشوربةِ توشي، هذا التحدي سَيَكُونُ000 |
| Bütün gece şehriye yapmakta usta olmayı hayal ettik. | Open Subtitles | مارسنَا صنع المعكرونةِ طوال الليل |
| Yani ona erişte ve kitap alıp, aslında doğru dürüst müzik çalamayan hatunları dinlemem gerekiyor, öyle mi? | Open Subtitles | لذا، أَنا من المُفتَرَضُ ان اشِترى لها بَعْض المعكرونةِ و كتب واجْلسُ حولا وإستِمع إلى فراخِ لا يَستطيعُون اللِعْب على آلاتهم، اليس كذلك ؟ ؟ |
| erişte yapıyordum. | Open Subtitles | أَطْبخُ بَعْض المعكرونةِ. |
| - erişte hakkında haberlerim var. | Open Subtitles | - عِنْدي أخبارُ على المعكرونةِ. |
| Bu ünlü erişte satıcısı di tan! | Open Subtitles | (إنة (دي-تان بائع المعكرونةِ المشهورِ! |