Koridora ölü bir adamamız ve oturma odasında yarım hektarlık THC'miz var. | Open Subtitles | لدينا رجل ميت في الممر، ونصف فدان من الماريغوانا في غرفة المعيشه |
Burası bizim oturma odamız, burası bebek odası, mutfak, yemek odası ve evin diğer kısımları. | TED | هذه غرفة المعيشه خاصتنا، غرفة الطفل، المطبخ، غرفة الطعام و باقي أنحاء المنزل. |
oturma odası. Mutfak ve yemek odası. | Open Subtitles | غرفه المعيشه , وهنا المطبخ , غرفه الطعام |
Büyükanne ! Neden oturma odasına gitmiyoruz senin ayaklarını ovalarım. | Open Subtitles | لماذا لا نذهب لغرفه المعيشه وسادلك لك قدميك |
Tamamlanan gelirler, yaşam standardının geçen yıla göre % 20 den az olmamak üzere yükseldiğini gösteriyor. | Open Subtitles | والعائدات الكامله تشير إلى ان مستوى المعيشه قد إرتفع بنسبه لا تقل عن 20 بالمئه خلال العام الماضي |
- oturma odanda çadırlar var. - Misafirlerim var, sessiz olmalıyız. | Open Subtitles | ـ هناك خيمه فى حجرة المعيشه ـ لدى ضيوف لذا علينا أن نبقى هادئين |
Komutan burada, oturma odamızda annemi öptüğünden farklı gözüküyor. | Open Subtitles | السيد الواقف هناك يبدو مختلفا عن غرفه المعيشه وهو يقبل أمى |
oturma odasını bir golf sahası olarak düşün. | Open Subtitles | حسنا،هكذا كيف تلعب غرفة المعيشه هي الملعب وبها اربع حفر |
Ben de öyle yapıyorum. İnsanların izleme ihtimaline karşı, perdeleri kapatarak oturma odamda dans ediyorum. | Open Subtitles | فهذا ما افعله باستمرار في غرفق المعيشه مع اغلاق الستائر |
Ölü adamı kelepçeli bir halde oturma odasında bulmuşlar, ve beni ve köpeği de arka bahçede, | Open Subtitles | وجدوا الرجل الميت بالاصفاد في غرفة المعيشه وانا والكلب في الفناء الخلفي |
Süt al. Şarap al. oturma odasındaki tuhaf kokuyu bul. | Open Subtitles | شراء حليب , شراء نبيذ , العثور علي رائحه غريبه في غرفه المعيشه |
Sizin altınızın bağlı olduğu zamanları hatırlıyorum, oturma odasına gelir ve | Open Subtitles | اتذكر عندما كنتم تستخدمون الحفاضات تاتون الى غرفه المعيشه قائيلين |
Eğer oturma odamızın halısına işerse, Burnunu sıkıyorum. | Open Subtitles | عندما يتغوط على سجاده غرفه المعيشه احشر انفه فيه |
Tıpkı karıma, oturma odasının duvarlarının rengini seçebileceğini söylediğim zamanki gibi. | Open Subtitles | أنها يمكنها أختيار لون لحوائط غرفه المعيشه وكما تعرفين؟ |
Hasta hisseden herkes oturma odasında kalsın diğer herkes dışarı. | Open Subtitles | اذا, كل من يحس أنه مريض يبقى في غرفة المعيشه.. البقية الى الخارج |
oturma odasında hiçbir iz yok | Open Subtitles | يدعى أن الجنس كان بموافقتها فى غرفة المعيشه |
Neresi yemek odası ya da oturma odası olacak falan diye? | Open Subtitles | كما تعلمين هل ستكون غرفة الطعام او غرفة المعيشه |
Tahribatın büyük kısmı oturma odasında olduğundan, Noah Daniels'ı kaçıran adamın eve şiddetle girmediği aşikar. | Open Subtitles | بما أن معظم الدمار قد تم احتوائه فى غرفه المعيشه,اذا مختطف نوا دانيالز لم يدخل المنزل |
Gecenin bu saatinde oturma odasında hoplayıp zıplayacak değilim. # Stagger Lee # | Open Subtitles | لن ارقص في غرفه المعيشه في هذا الوقت المتأخر من الليل |
Bir adamı oturma odasından infaz edebilirdi. | Open Subtitles | كان بأمكانها أن تعدم رجل وهي في غرفة المعيشه |
Elbette, neden olmasın? Kurumsallaştırmanın yaşam ve ölümün doğası üstündeki etkilerini araştırıyorum. | Open Subtitles | لقد استنتجت بأنه يوجد شحن تأثيري في الحياه اثناء المعيشه |