Bir tencere kaynar suda spagettimizi dirileşene kadar pişiriyoruz, dişinize sıkı gelecek. | Open Subtitles | في قدر من الماء المغلية حتى تطهى تماما وتكون قاسية على الاسنان |
Dünya üzerindeki volkanik bölgelerde bu gibi kaynar su havuzları, milyarlarca yııdır var. | Open Subtitles | برك من المياه المغلية كالتي وجدت في المناطق البركانية على الأرض لمليارات السنين |
Bunun tersi ancak, kendimi kaynar göle attığımda olur. | Open Subtitles | أفضل القفز في البحيرة المغلية بنفسي على أن يتحطم هذا الرقم القياسي لا تنسى هذا |
Birisinin elini kaynayan suya sokmak kilisede neredeyse her gün olurdu. | Open Subtitles | وضع يد أحدهم بالمياه المغلية كانت تحصل بشكل يومي في الكنيسة |
kaynayan bir gölün ortasındaki ada. | Open Subtitles | إنها جزيرة في وسط البحيرة المغلية مستحيل الهروب منها |
kaynayan suyun içerisinden geçmek için harika bir bot görevini görecektir. | Open Subtitles | إنه قارب مثالي لعبور البحيرة المغلية |
Burada, 210 litre kaynamış suya ihtiyacımız var ve biraz da... | Open Subtitles | سوف نحتاج إلى 55 غالون من المياه المغلية |
- kaynar Kaya'ya götürülmüşlerdir. | Open Subtitles | أخذوه إلى الصخرة المغلية ما هذا ؟ |
kaynar Kaya'ya götürülmüşlerdir. | Open Subtitles | قد أخذوه إلى الصخرة المغلية |
kaynar Kaya'ya hoşgeldiniz. | Open Subtitles | مرحباً بكم في الصخرة المغلية |
...bir gayzerin kaynar sularında. | Open Subtitles | المياة المغلية في السخان |
Geçenlerde babamın kaynar suya attığı ıstakoz gibi mi? | Open Subtitles | مثل الكركند الشائك الذي ألقاه أبي (الكركند الشائك هو سرطان البحر) في المياه المغلية في تلك المرة ؟ |
kaynar Kaya, | Open Subtitles | الصخرة المغلية |
Çiğ etleri kaynamış çikolataya batıracağız. | Open Subtitles | سوف نقوم بغمس اللحم النيء في الشوكولاة المغلية |