Sözde sermayemizin olması gerek ama nasıl oluyor da bir kuruş bile alamıyoruz? | Open Subtitles | , التي من المفترض أنها معنا فكيف لا أحصل على المال إذاً؟ |
Sevgi bölgesi olması gerek. | Open Subtitles | من المفترض أنها المسؤلة عن مشاعر الحبّ. |
Ortalıkta olmaması gereken yığınla bilgi. | Open Subtitles | إنها معلومات كاملة و التي من المفترض أنها تسربت |
Ortalıkta olmaması gereken yığınla bilgi. | Open Subtitles | إنها معلومات كاملة و التي من المفترض أنها تسربت |
Buranın şirin, sessiz bir kasaba olması gerekiyor. | Open Subtitles | من المفترض أنها بلدة لطيفة وهادئة |
Stefano, biraz müzik koy. Buranın bir dans stüdyosu olması gerekiyor. Dırdırcı. | Open Subtitles | إستيفانو) ضع بعض الموسيقى) من المفترض أنها صالة للرقص |
Ne harbi? Bu bölgenin BM tarafindan korunuyor olması gerekir. | Open Subtitles | هذه المنطقة المفترض أنها تحمي من قبل الأمم المتحدة |
Bunun ipucu olması gerekiyordu. | Open Subtitles | أعـطيتك نـظرة أوليه من المفترض أنها تكون تــلميح |
Doktoru nerede? Doktorunun Connecticut'a giden bir uçakta olması gerek. | Open Subtitles | طبيبتها من المفترض أنها على متن طائرة متجهة إلى (كونتيكيت) حيث تنتمي |
olması gerek. | Open Subtitles | من المفترض أنها كانت. |
Çalışıyor olması gerek, Rae. | Open Subtitles | (من المفترض أنها تراجع (راي |
Şu anda olmaması gereken bir arabaya bakıyorum. | Open Subtitles | أنا أنظر لسيارة من المفترض أنها إختفت |
Burda olması gerekiyor. | Open Subtitles | فهي من المفترض أنها تكون هنا |
- Klasik falan olması gerekiyor. | Open Subtitles | -من المفترض أنها رواية كلاسيكية |
Kimisi iyi huyludur... Veya öyle olması gerekir. | Open Subtitles | بعضها حميدة أو من المفترض أنها كذلك |
Onların ayrı sistemlere sahip olması gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أنها لديها أنظمة منفصلة. |