Bu akıllı Hristiyanlar için kabul edilebilir bir şey değil, ve bizler bunu onaylamak zorundayız. | TED | ليس هذا بالأمر المقبول لدى المسيحيين الأذكياء, وينبغي أن نعترف بذلك. |
Bunu kabul edilebilir bulabilirsiniz, evet, dini alanda, insanlar aynı kurguya inanarak işbirliği yaparlar. | TED | الآن قد تجد من المقبول أنه نعم، في النطاق الديني، البشر يتعاونون عن طريق الإيمان بنفس القصص التخيلية. |
Bu iyileştirmeler pahalı olabilir, o yüzden yöneticiler her bir proje için kabul edilebilir belirsizliğe karar vermeliler. | TED | وقد تكون تلك التحسينات جد مكلفة، لذا على المديرين أن يحددوا المستوى المقبول من الشك لكل مشروع. |
Ve bu deneyimler sonucunda, şunu anladım ki her birimizde kabul edilebilir bir davranış yelpazesi vardır. | TED | أصبحت أُدرك من خلال هذه التجارب أن كل شخص منا لديه ما يسمى نطاق السلوك المقبول. |
Ve bu, sorunun konuşulmasının bu kadar zor olmasının ana nedenlerinden birisi... ...ve bence genel olarak bu sorun hakkında konuşmanın... ...politik olarak kabul edilemez olmasının altındaki sebep. | TED | وهذا هو أحد الأسباب الأساسية التي تجعل هذه المشكلة من الصعب الحديث عنها ، وبصفة عامة أعتقد أنه السبب الأساسي أنه كان من غير المقبول سياسيا الحديث عن هذا. |
Teklifte bulunmak bile kabul edilebilir davranış yelpazesinin dışındaydı. | TED | حتى أن القبول بالعرض كان خارج نطاق سلوكه المقبول. |
Ve bu kabul edilebilir davranış yelpazesi -- bu yelpaze içinde kalırsak, karşılığını alırız. | TED | فنطاق السلوك المقبول هذا يجعلنا نُكافأ عندما نبقى ضمن حدود نطاقنا. |
kabul edilebilir davranış yelpazesini açmak için araçlara ihtiyacımız var. | TED | لذا نحن نحتاج أدوات لتوسيع نطاق سلوكنا المقبول. |
Bir diğer gizli olasılık, onlar kilo almaya başlayınca, sizin kabul edilebilir beden ölçüsüne dair fikrinizin değişmesidir. | TED | وإحتمال آخر أكثر دقة هو أن تبدأ في إكتساب الوزن، ويتسبب في تغيير أفكارك حول ماهية حجم الجسم المقبول. |
Öyleyse, sizin için bir öğrencinin bebek sahibi olması kabul edilebilir, öyle mi? | Open Subtitles | إذن , هل من المقبول لديك أن الطالب لديه طفل؟ |
Böyle bir durumda teslim olmak da kabul edilebilir bir seçenek. | Open Subtitles | الاستسلام هو البديل المقبول فى هذه الظروف |
Yetkilerimi aştığımı itiraf ediyorum, ama amaçladığımız sonuca ulaştığımız için kabul edilebilir bir hata sınırında kaldığımı düşünüyorum. | Open Subtitles | أعترف بأنني تجاوزتُ حدود سلطتي لكني بقيت ضمن الهامش المقبول للخطأ |
Hayatını yüzeyin altında nasıl bir incelik ve kabul edilebilir davranış olduğunu bulmaya harcıyorsun. | Open Subtitles | ماذا يجري تحت سطح الكياسة و السلوك المقبول |
Güçlerimizi kullanmamız ne zaman kabul edilebilir ve ne zaman gizli bir bilgi olarak kalmalı cevaplamamız gereken gerçek bu fakat Einstein ; | Open Subtitles | أين من المقبول أن نستخدم قوتنا و متى نقوم بتجاوز الخط الخفي الذي يحولنا إلى خطر عل أصدقائنا ؟ |
...ve sağlıklı, temiz, normal, heteroseksüel hatta belki de homoseksüel bebeği yani bir çeşit normal, toplumca kabul edilebilir, seks anlayışını koruyamaz. | Open Subtitles | وبعد ذلك نحتفظ بالطفل نظيف معافي المتمثل هنا في الجنس الطبيعي أو حتى المثلي نوع من الجنس العادي المقبول اجتماعياً |
Peki, işyerinde birisine yumruk atmanın kabul edilebilir bir davranış olmadığının sen de farkında mısın? | Open Subtitles | اذن تدركين انه من غير المقبول ان تضريي اجد في مكان العمل؟ |
O tarz bir korku kabul edilebilir limitlerimizin dışında. | Open Subtitles | حسناً ، هذا النوع من المخيف تجاوز حدنا المقبول به للخوف |
Sosyal açıdan acıyı sindirmenin kabul edilebilir süresi var ve bu sona yaklaşıyor... | Open Subtitles | أدرك ان الوقت المقبول إجتماعيا للغرق بالأحزان يقارب على النهاية و |
Ayrıca kadınların pantolon giymesi ne zaman kabul edilebilir bir durum oldu? | Open Subtitles | ومنذ متى أصبح من المقبول أن ترتدي النساء السراويل؟ |
Bu kabul edilemez sosyal adaletsizlik, beni, dünyamızdaki temiz su problemi için bir çözüm bulmaya zorladı. | TED | هذا الظلم الاجتماعي غير المقبول أجبرني على أن أرغب في إيجاد حل لمشكلة المياه النظيفة في كوكبنا. |