Bu demek oluyor ki, yakın arkadaşlarınızın ve akrabalarınızın 5'te 2'sine bir çeşit kanser teşhisi konulacaktır ve onlardan birisi ölecektir. | TED | هذا يعني أن 2 من كل 5 أشخاص من أصدقائك المقربين وأقاربك سيتم تشخيصه بنوع من أنواع السرطان، وسيموت واحد منهم. |
Nihayetinde, despot eğilimleri en yakın arkadaşlarını bile ona düşman etti. | TED | في النهاية، نجح ميوله الاستبدادي في قلب حتى أصدقائه المقربين ضده. |
Ben de bunu tüm yakın arkadaşlarıma yapmaya karar verdim. | Open Subtitles | لذا أنا قررت أن أفعل ذلك مع كل أصدقائي المقربين |
En yakın arkadaşlarım olarak bu akşam gelip örnekleri test edersiniz diye umuyordum. | Open Subtitles | و كنت آمل أن أصدقائى المقربين كلاكما تكونوا على استعداد أن تأتوا الليله |
Artık onun askeri gücümüzü dizginleyip en yakın müttefiklerimizi terk etmesini ve kontrolü dünya hükumetine bırakmasına seyirci kalamayız. | Open Subtitles | والآن لا يمكننا أن نقف ونشاهدها ببساطة تقتل قواتنا نتخلّى عن حلفائنا المقربين ونتخلّى عن السيطرة على حكومة العالم |
En yakın arkadaşlarımla oturup onlara benim için ne ifade ettiklerini anlatmanın beni derinden etkileyen bir yanı vardı. | TED | وقد كان هناك شيءٌ اساسي آخر وهو الجلوس الى اصدقائي المقربين واخبارهم كم هم مهمون بالنسبة لي |
Bu doğru. yakın arkadaş olduğunuz bir çiftin boşanması, sizin boşanma olasılığınızı yüzde 75 arttırıyor. | TED | ذلك حقيقي, عندما ينفصل احد الازواج من اصدقاءك المقربين يزيد ذلك من فُرصة طلاقك بحوالي 75 في المئة |
İkincisi, beni ve hastalığımı bilen pek çok yakın arkadaşım ve aile bireyim var. | TED | ثانياً لدي العديد من الأصدقاء و أفراد العائلة المقربين الذين يعرفوني و على علم بمرضي |
yakın bir arkadaşım hakkında bir kıssayı paylaşarak başlayacağım. | TED | سأبدأ بمشاركة قصة لأحد أصدقائي المقربين معكم. |
Şimdi çok yakın arkadaşlarımda dahil... ...kim olursa olsun bunu kabul etmiyorum. | TED | الآن أنا لا أصرح بذلك إلا لاصدقائي المقربين. |
yakın olduğun insanlarla etkileşimini izlemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أراك تتفاعل مع الناس المقربين منك |
İhtimal dengesi bunun bekar ve yakın akrabalarından uzak bir kadın için olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | ميزان الاحتمالات يشير إلى أن هذا من أجل امرأة عزباء بعيدة عن أقاربها المقربين |
Belediye başkanı ve polis şefi, yakın dostlarımdır. | Open Subtitles | رئيس البلدية, رئيس الشرطة أصدقائي المقربين |
Bu aşklarını, kendilerine yakın olan insanlarla kutlamak istiyorlar. | Open Subtitles | إنهما يريدان الإحتفال بهذا الحب مع الأشخاص المقربين لهم |
Dünyada, sadece yakın arkadaşlarınızın sizi zorlayabileceği lanet bir şey vardır doğuma hazırlık partisi. | Open Subtitles | ثم هناك ذلك الجحيم على الأرض والذى يعاقبوك به اصدقاءك المقربين فقط حمام الطفل الرضيع |
Bence süper bir fikir! Yemekli bir parti verir ve yakın arkadaşlarını davet ederiz. | Open Subtitles | رائع يمكننا الحصول على حفلة عشاء ودعوة اصدقاءها المقربين |
yakın arkadaşlarım için yemek yaparak doğum günümü kutluyorum. | Open Subtitles | وها انا أحتفل بطهوى الطعام لأصدقائى المقربين |
Bir tutuklama mı yapmak istiyorsun... eve yakın bir yere baksan iyi olur. | Open Subtitles | إن أردت اعتقال أحد فعليك أن تنظرى إلى المقربين منك أكثر |
- Sadece çok fazla yakın arkadaşım var. | Open Subtitles | لا أفضل صديق. لا، فقط الكثير من الأصدقاء المقربين. |
Şimdi eğer Jenna'nı sayfasından en iyi arkadaş kısımına bakarsak, | Open Subtitles | الآن اذا ذهبت إلى صفحة جينا لأتأكد من أصدقائها المقربين |
- Yakınlarına bile güvenmiyor. - Ben de güvenmezdim. | Open Subtitles | هو لم يأتمن النبلاء المقربين لوكنت مكانه، ما كنت فعلت أنا أيضا |