ويكيبيديا

    "المكان الوحيد الذي" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • tek yer
        
    • tek yere
        
    • tek yerdi
        
    • tek yerin
        
    Yılbaşı'ndan bir önceki gece Noel Baba'nın sizi soyabileceği tek yer. Open Subtitles قي المكان الوحيد الذي تسرق فيه من سانتا كلوز ليله العيد
    Bu ilaçları alabileceği bir tek yer var, o da hastane. Open Subtitles المكان الوحيد الذي منه يمكن الحصول على تلك الأدوية هو المستشفى
    Dinle, ilk önce, çip'i onun bildiği tek yer olan, o havaalanında satacaksın, Open Subtitles اسمع, قبل كل شيء, ستبيع الرقاقة في المطار. المكان الوحيد الذي تعرف بأمره
    Bu evi yeryüzü üzerinde kendimi güvende hissettiğim tek yer hâline getirmişti. Open Subtitles لقد جعلت هذا البيت ، المكان الوحيد الذي أشعر به في الآمـان
    Sonra peşime düştüler ve ben... beni takip etmeye cesaret edemeyecekleri tek yere kaçtım. Open Subtitles لذا طاردوني فهربت في المكان الوحيد الذي لن يجرؤا ان يتبعونني فيه
    Burası, iki kıta tabakasının, bu kadar planlı çarpıştıkları tek yer. Open Subtitles هذه هو المكان الوحيد الذي تتصادم فيه صفيحتان قاريتان بهذا الشكل.
    Annem yanımda olmasa da korkmadan uyuyabildiğim tek yer burası. Open Subtitles هذا هو المكان الوحيد الذي أستطيع النوم فيه دون خوف
    Bu üçünün bir araya gelmesini sağlayacak tek yer benim cenazem olur. Open Subtitles المكان الوحيد الذي استطيع التفكير به ليجمع هؤلاء الثلاثة معاً سيكون جنازتي
    Buradayım, çünkü kablosuz bağlantı sinyallerinin çektiği tek yer burası. Open Subtitles أنا هنا لانه المكان الوحيد الذي يوجد فيه اتصال لاسلكي.
    Çünkü cumartesi saat 2'de açık olan tek yer orası. Open Subtitles لأنه المكان الوحيد الذي يفتح يوم السبت في الثانية صباحاً.
    İdeal olmadığını farkındayım ama müsait olan tek yer orasıydı. Open Subtitles أعلم أنّه ليس مثالي، لكنه المكان الوحيد الذي سيكون متاحاً.
    Bu yüzden güvenliğinin onunla birlikte olmayacağı tek yer orası. Open Subtitles لذا هو المكان الوحيد الذي لن يرغب بوجود أمنٍ معه.
    Hepsi burada. Görünüşe göre, okulun alabileceği tek yer burası. Open Subtitles جميعها هنا، يبدو أنّ المدرسة هي المكان الوحيد الذي قدمها.
    Burası iyi hissettiğim tek yer ya da en azından kendim gibi hissettiğim. Open Subtitles هذا هو المكان الوحيد الذي أشعر فيه بخير أو مثل نفسي، على الأقل
    Silah doğrulttuğun tek yer erkek arkadaşının ağzı gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو بأن المكان الوحيد الذي توجهه إليه هو فمُ صديقك
    Burası, bulmanın gerçekten zor olduğu bir içeceği yapan tek yer, çay. Open Subtitles هذا هو المكان الوحيد الذي يصنع المشروب الذي أحبُّه ويصعبُ إيجادُه الشاي
    Annem nerede? Onu götürebilecekleri tek yer, babanın eski laboratuarı. Open Subtitles المكان الوحيد الذي قد اتخذت لها هو المختبر القديم والدك.
    Burası endişe duymadıkları tek yer, şu ana kadar öyleydi. Open Subtitles هذا هو المكان الوحيد الذي لا يعرضهم لهذا، إلى الآن.
    Temiz bir görüş açısının, iyi ve güçlü korunma alanı olan tek yere. Open Subtitles المكان الوحيد الذي لديه منطقه رؤيه جيده واستقبال موجات هاتفيه قويه
    Daima, sörf yapmayı düşlediğim tek yere. Open Subtitles المكان الوحيد الذي حلمت بالسباحة به دوماً
    Sizin zamanınızda, yeryüzü insanların yaşadığı tek yerdi. TED في زمنكم، تُعتبر الأرض المكان الوحيد الذي يعيش فيه الناس.
    Geleceğim tek yerin burası olduğunu biliyordun. Open Subtitles كنت اعلم بأن هذا سيكون المكان الوحيد الذي ستأتي إليه

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد