| Bütün o sıkıcı Amerikan kitaplarını taşımak zorunda kalmam iyi oldu. | Open Subtitles | كان من الجيد أن لدي كل هذه الكتب الأمريكية المملّة معي |
| Roanoke'deki her olay için alarm kurdum, sıkıcı olanlar da dahil. | Open Subtitles | هذا الآن. وَضعتُ إنذاراً ل كُلّ الأشياء رونوك، التَضْمين المادة المملّة. |
| Yeni bir kızla tanışıp muhabbete girmeyeceksem sıkıcı partilere gidip zamanını öldürmenin ne anlamı var. | Open Subtitles | ولا أجد سببًا لحضور بعض المناسبات المملّة ما لم يكن هناك أملًا في لقاء فتاة جميلة لمغازلتها. |
| Bay stajyer, şu sıkıcı geyiği bırakın da bize biraz dürüstlük gösterin. | Open Subtitles | السّيد المدرّب، قال الأشياء المملّة وسيرينا البعض بكل صدق |
| Yakında yollarımız ayrılacak sen kendi heyecan verici hayatına ben de kendi sıkıcı hayatıma döneceğim. | Open Subtitles | قريباً سننفصل بعيداً، أنت ستغادر لتعيش حياتك المثيرة، وأنا حياتي المملّة |
| Yıllarca sizin sıkıcı hayatlarınızı izlerken teknolojimiz onu solladı. | Open Subtitles | خلال عقود من مراقبة حياتكم المملّة تقنيتنا تقدمت عليها |
| sıkıcı bir hayatı tercih ediyorum. | Open Subtitles | حالياً.. سأقبل بالحياة المملّة |
| O kadar güzeldi ki. Şu yeni, sıkıcı tarz kıyafetleriyle bile. | Open Subtitles | -كانت جميلة جدّاً حتّى بملابسها الجديدة المملّة" " |
| - Her şeye burnunu sokma! Yeni bir listeye başlıyorum, "En sıkıcı oyun" listesi. | Open Subtitles | سأُعدّ قائمةً جديدة "أكثر الألعاب المملّة" |
| "Prens, tehlikeli ormanda atının sırtında hırsızı kovalarken nişanlısı da kollarını kavuşturup, surat asıyor ve tekrar yollarına koyulana kadar kaç sıkıcı dakika geçireceğini düşünüyordu." | Open Subtitles | بينما كان الأميرُ يطاردُ السارقةَ التي'' ''،امتطتْ صهوةَ الحصان عبر الغابة الخطِرة ''،وقفتْ خطيبتُه متذمّرةً و عابسة'' متسائلةً عن عددِ الدقائق المخيفة المملّة'' ''التي ستمضيها قبل إكمال رحلتهما |
| Hem hangi çocuk, sıkıcı hayatını çok özelleştirecek gizli bir gücü içten içe istemez ki? | Open Subtitles | و أيّ فتىً لا يتمنّى حصوله على قدراتٍ خفيّة... تنتشله مِن حياته المملّة إلى حياةٍ مميّزة؟ |
| sıkıcı kısımları atlıyorum. | Open Subtitles | أحذف الأجزاء المملّة |
| Crane programı tarihinin en sıkıcı üç saatiydi. | Open Subtitles | تلك كَانتْ فقط الساعات المملّة الثلاث في تأريخ معرض فرايزر Crane . |
| - O halde tehlikeden korumak ve sıkıcı saatleri geçirmek için size refakat etmeyi öneriyorum. | Open Subtitles | -في هذه الحالة , أعرض نفسي كمرافق ... لحمايتك من الأذى ولإمضاء الساعات المملّة |
| Yapmak istemediğin tüm o sıkıcı işleri ona kitlersin, ...mesela kuru temizlemeden kıyafetlerini aldırırsın ya da postacın için yıldönümü hediyeni o alır. | Open Subtitles | فهو يقوم بكلّ الأمور المملّة التي لا ترغبين في القيام بها، كتنظيف ثيابك، أو شراء هدايا الأعياد لـ... . |
| Omar çok sıkıcı bir ortaklık yemeğine katılacaktı. Ben de gitmeyi kabul ettim. | Open Subtitles | لقد ذهب (عمر) إلى حفلة شركائه المملّة حقّاً و أنا وافقتُ على الذهاب بسبب |
| Mektuplardaki şu sıkıcı şeyler-- | Open Subtitles | - الأشياء المملّة في الرسائل |
| sıkıcı olan Sondra, babanız geldi. | Open Subtitles | . (ساندرا) المملّة أنا والدكم |