Sadece, sana söylemek için doğru zamanı bekliyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أحاول إيجاد الوقت المناسب لإخبارك |
Onların maddi olarak anlayışlı olmalarını, bilimsel düşünmelerini, çevre dostu olmalarını ve glutensiz olmalarını öğretmek isteriz. Sanırım size çocukken çevre dostu ve glutensiz olmadığımı söylemek için doğru bir zaman. | TED | نحن نحاول تعليمهم أن يكونو اقتصاديين وأصحاب عقول علمية وأصدقاء للبيئة ولا يأكلون الغلوتين، برغم ذلك.. الآن هو الوقت المناسب لإخبارك أنني كطفلة لم أكن صديقة للبيئة، وكنت آكل الغلوتين |
Sana söylemek için doğru zamanı bekliyordum. | Open Subtitles | كنت انتظر الوقت المناسب لإخبارك |
Sana söylemek için doğru zamanı bekliyordum. | Open Subtitles | كنت أنتظر الوقت المناسب لإخبارك. |
Randi'nin köpeğinin cenazesinin fotoğraf çekiminin bunu söylemek için doğru yer olmadığını biliyorum, ama Afrika'ya gidiyorum. | Open Subtitles | أعرف أن التقاط الصور لجنازة كلب (راندي), ليس المكان المناسب لإخبارك بهذا, ولكنني سأذهب لإفريقيا. |