Nefes almak yaşamak için ne kadar hayatiyse güven de insan ilişkileri için öyledir ve bir o kadar da elde edilmesi zor. | Open Subtitles | الثقة عامل حيوي للعلاقات البشرية .كالتنفسللحياة. ولكنه صعب المنال |
Elde edilmesi zor olan adama elde edilmesi zor olanı oynuyordum. | Open Subtitles | كنت أحاول بصعوبة الحصول على الشاب الصعب المنال |
Böylece Spinosaurus'larla yaşamış bu şaşırtıcı hayvan fosillerine ulaştık ama Spinosaurus'lar bulunması zor olduklarını kanıtladı. | TED | قد تمكنا من العثور على مستحاثات لتلك المخلوقات المذهلة قد عاشت بجانب السبينوصور، ولكن السبينوصور نفسه كان بعيد المنال |
O tüm bulunması zor mallar için gidilmesi gerekilen kişidir : | Open Subtitles | إنه الرجل الذي تذهبين إليه للمواد صعبة المنال |
Geçiş aynı zamanda eş zamanlı olarak ufkumuzu genişletmemizi, dünyanın ... ... daha küçük ve daha ulaşılabilir olmasını sağlar. | TED | المتحولة توسع كذلك آفاقنا مع جعل العالم أصغر وأسهل المنال. |
Bu basit ulaşılabilir insan merkezli çözümlere odaklanan bir girişimdir. | TED | انها مبادرة تركز على حلول بسيطة وسهلة المنال وترتكز على الانسان. |
İlk kez, bu zor bulunan hayvanların özel hayatına kısa bir bakışa sahibiz. | Open Subtitles | للمره الاولى على الاطلاق لدينا لمحه في الحياة الخاصه لهذه الحيوانات صعبة المنال |
Bildiğiniz gibi o daima, sınırların dışına çıkarak ya da şekil değiştirerek falan yapıyor, anlıyorsunuz ya. | Open Subtitles | أقصد فكرة أنها كانت دائماً مستحيل المنال أو تغيرها من صورة لأخرى |
Ve bu şekilde sizin kolay biri olduğunuzu ve içki içmeyi sevdiğinizi anlayacaktır. | Open Subtitles | و بهذا سيعرف أولاً، أنكِ سهلة المنال و ثانياً، أنكِ تحبين شرب الخمر |
Annemiz biz üç kıza elde edilmesi zoru oynamayı öğretti. | Open Subtitles | أوه , لا أمنا علمتنا نحن الفتيات الثلاثة بأن نمثل بأننا صعب المنال |
Kendi ülkemi gördüm ve sizinkini de zorla kazanılmış sivil hakların ihlal edilmesi, ihzar emrinin askıya alınması işkenceye başvurmak, mahkeme dışı ölümler ve tüm vatandaşların gözetlenmesine göz yumulması. | Open Subtitles | رأيت بلادي وبلادكم تنتزعان حقوقا مدنية صعبة المنال تعليق المثول أمام القضاء اللجوء إلى التعذيب الإعدام بغير محاكمة |
Güzel, ilgi çekici, bulunması zor bir kızla beni ayartıyorsunuz. | Open Subtitles | تريدني أن أجتذب فضول تلك الفتاة الجميلة البعيدة المنال |
Erik Luna, bulunması çok zor bir adamsın. Bunu biliyor muydun? | Open Subtitles | إريك لونا , انت رجل صعب المنال , هل تعرف هذا ؟ |
Hayır, aptalca değil. Tamamen ulaşılabilir. | Open Subtitles | لا ، لا ، أنه ليس سخيف ، أنه سهل المنال كلياً |
biz bile sürecini hızlandırmak mı daha iyi olduğu için para olmak kolay ulaşılabilir | Open Subtitles | نفعل ذلك حتّى نسرّع العملية لأنّ من الأفضل أن تكون نقودكم سهلة المنال |
Şu anda ileriye sıçramak o kadar da zor değil. | TED | إن أخذ قفزة إلى الأمام ليس بعيد المنال. |
Sen benim rehberimsin! Seni çılgın! Senin hedefin sınırların ötesinde! | Open Subtitles | "مقامكِ صعب المنال يا من همت بها" |
Seni çılgın! Senin hedefin sınırların ötesinde! | Open Subtitles | "مقامكِ صعب المنال يا من همت بها" |
Don Wilson kolay bir adam değildi, ama böyle ölmeyi de hak etmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن دون ولسون شخصا سهل المنال لكنه لا يستحق الموت بهذه الطريقه |