Bu modeli oluşturduktan sonra, ayrıca ürünü hayata geçirme konusunda da çok şey öğrendik. | TED | وبعد خلق هذا النموذج، تعلمنا كذلك كثيرا عن تنفيذ المنتوج. |
İsterseniz, yan ürünü tedavi edebilirim. | Open Subtitles | يمكنني علاج المنتوج الثانوي، إذا أردتِ ذلك. |
Mükemmel bir olay ve bu mükemmel ürünü biz tasarladık. | Open Subtitles | إنّه أمر رائع. وقمنا بصنع ذلك المنتوج الرّائع. |
Çöpün nereden geldiğini bilemesem de etiket sayesinde bir ürünün nerede üretildiğini görebiliyorum. | TED | رغم أنني لا أعلم أبدا متى تم رمي المنتوج. يمكنني أن أعلم متى تم إنتاج المنتوج من خلال الملصق عليه. |
İyi konuşuyorsun ama, bu sözlerini destekleyecek iyi bir ürünün var mı? | Open Subtitles | كلامك مثير ، لكن هل لديك المنتوج ليثبته؟ |
ürünü pratiğe döktükten sonra, şu an gerçekten ürünü pazara sunmak için çokuluslu bir şirkete satma aşamasındayız ve bugün seyircilere sormak istediğim bir soru da şu, Limpopo'nun çakıl yollarında, haftalık 50 rand'lık bir harçlıkla, dünyanın banyo yapmaması için bir yöntem geliştirdim. | TED | بعدما دخل المنتوج حيز التنفيذ دخلنا الآن في الواقع مرحلة بيع المنتج لشركة عالمية لتطرحه في سوق التقسيط، ولدي سؤال أود أن أطرحه على الحضور اليوم، على الطرق غير الممهدة لليمبوبو، وبمعاش 50 راوندا في الأسبوع، جلبت للعالم طريقة لعدم الاستحمام. |
Bence birisi bir buluş yaptı ve katil de bunun bir ürünü. | Open Subtitles | وأن القاتل هو المنتوج. |
Adamın karakteri var ve açıkçası ürünü Vince'den daha iyi satabilecek durumda. | Open Subtitles | وبصراحة، سيبيع المنتوج أكثر من (فينس) |
Burada asıl konu ürünün kalitesi değil Janus'un bütün rakiplerine gözdağı vermesi. | Open Subtitles | ليس للأمر علاقة بتفوّق المنتوج بل له علاقة بتخويف "جانس" لمنافسيها |