Bu aşk bütün çabalarıma rağmen tüm mantıklı itirazları sildi. | Open Subtitles | والذى برغم كل الصراع بداخلى أنتصر على كل أعتراضاتى المنطقية |
Bu dünyada hayatta kalmanın tek mantıklı yolu kural tanımamaktır. | Open Subtitles | الطريقة المنطقية الوحيدة للعيش في هذ العالم هي بدون قوانين |
Tahtada oluşan her durumda, ...yalnızca birkaç mantıklı hareket var. | Open Subtitles | ونظراً إلى الوضعيات في اللوح.. هناك القليل من الحركات المنطقية |
Ustam Yunan filozofu Aristo'ya güvenirdi ve onun olağanüstü mantıksal zekasına. | Open Subtitles | أستاذي يثق بالــ فيلسوف اليوناني أرسطو وبأساليبه المنطقية الذكية |
Bölge kodlarında uzman olduktan sonra diğer makul adım yerel dergilerdi. | Open Subtitles | بعد أن درست رموز المنطقة، الخطوة المنطقية التالية كانت الدوريات المحلية. |
Evet, biraz lehimlemek ve yeni bir mantık devresi döşemek yetti. | Open Subtitles | أجل، القليل من التلحيم هنا بعض التغيير لدارات الأسلاك الكهربائية المنطقية |
O yaz dedi ki bir sonraki mantıklı aşamaya geçecekler. | Open Subtitles | لذا، في ذلك الصيف، قال بإنهم سيتخذون الخطوة التالية المنطقية. |
Yani, mantıklı cevap karısı, eğer mantık burada işe yaracaksa. | Open Subtitles | أعني، زوجته الإجابة المنطقية, إذا المنطق يتطبق هنا. شكراً لكِ. |
Eğer sapkınlığı yok edeceksek, mantıklı sonucu yok etme savaşı olacaktır, çünkü her biri kendinden emindir. | TED | وعندها إذن سنقتل الهراطقة إذن النتيجة المنطقية ستكون حربًا إبادية حيث أن كل طرفٍ واثِقٌ مِنْ نفسه |
Ve mantıklı ve rasyonel olan cevap, kalan yüzde 88 ile çalışmanız gerektiği. | TED | الاجابة المنطقية و العقلانية هي ان تحاربهم مع ال88% الباقيين من سكان العالم |
Yeni korteksimiz tüm mantıklı, analitik düşüncelere ve dilden sorumludur. | TED | فالقشرة الدماغية هي المسؤولة عن كل أفكارنا المنطقية والتحليلية و عن اللغة. |
Yargıç, çok mantıklı bir şekilde davayı altı noktaya ayırdı ve bu özetle şu şekildeydi: | Open Subtitles | المحقق، بمنتهى المنطقية قسم القضية الى ستة نقاط والتي هي كالتالي: |
Devam edeceksek, bir sonraki mantıklı adım bu. | Open Subtitles | إن كنا نريد إحراز تقدماً فهذه هى الخطوة المنطقية التالية |
Bazen mantıklı kararlar verirsin. Her zaman kalbini dinlemezsin. | Open Subtitles | في بعض الاحيان تقوم ببعض القرارات المنطقية انت لا تستطيع دائما ان تتبع قلبك |
mantıklı nedenler sadece... aşkın gizemli denklemlerinde bulunur. | Open Subtitles | أنه فقط فى المعادلات الغامضة فى الحب حيث لا وجود للأسباب المنطقية |
Ve bizim kasırga romantik bir sonraki mantıklı adım olduğunu. | Open Subtitles | و إنها الخطوة المنطقية التالية . في زوبعتنا الرومانسية |
- Senin güdüsel olarak davanın ve gelişmelerin mantıklı bulgularını birleştirerek en olabilir senaryoyu yazman... | Open Subtitles | من الوضح بانك و بلا وعي قد مررت من خلال الحقائق المنطقية للقضية و قدمت السيناريو الأكثر صحة |
Giriş kodları, akış diyagramı ve uygulamaları içeren mantıksal sistemler. | Open Subtitles | مصدر الرموز, و المخططات النسبية و العمليات المنطقية للبرنامج |
Hastaydı. mantıksal belirtiler, intiharı işaret ediyor, değil mi? | Open Subtitles | كان مريضاً الإشارة المنطقية تشير إلى الانتحار, أليس كذلك؟ |
Eagleton'un doktora tezi, mantıksal sayı dizileriydi. | Open Subtitles | إيغلتون قدم أطروحة الدكتوراه عن المتتاليات المنطقية, في العام 1960 |
Hoş görüden yanayım ama makul sınırlar ölçüsünde. | Open Subtitles | أنا أحب التسامح، ولكن هناك بعض الحدود المنطقية |
Olanlar hakkındaki mantıksız yaklaşımınız üzerine çok kafa yordum. | Open Subtitles | لقد فكرت كثيراً بالأمور غير المنطقية لغضبك و دفاعك |