Böyle kusurlu çocuklar, iyi niyetli göçmen aileler tarafından evlat edinilir. | Open Subtitles | كهؤلاء الأطفال الناقصينِ الذين يتم تبنيهم عادةًَ من قِبَل العائلات المهاجرة |
Tıpkı şahinler gibi kazlar da göçmen kuş rotası denilen bilindik güzergâhlardan geçiyor. | Open Subtitles | مثل الصقور ,أوز الثلوج تسافر على طرق محددة المعالم. تعرف بطريق الطيور المهاجرة. |
Fakat dev timsahların ıssız nehrinin ötesinde hayatta kalabilmeleri için elzem olan göçmen sürülerinin hala bir emaresi yok. | Open Subtitles | لكن وراء النهر المعزول الذي يقطن فيه التمساح الضخم لا أثر لقدوم القطعان المهاجرة التي يعتمد عليها للبقاء حيّاً |
Yayınlayabilecekleri en kötü buyruktur bu. Bizim için Pilgrim'i yolladılar. | Open Subtitles | أسوأ نوع من الأوامر يمكنهم إصداره، لقد أرسلوا المهاجرة تلاحقنا |
- Pilgrim Zaman Efendileri'nin en ölümcül suikastçısıdır ve hepiniz ölene kadar durmayacaktır. | Open Subtitles | من تكون المهاجرة؟ المهاجرة هي أكثر المقاتلين فتكًا لدى سادة الزمان ولن تتوقف حتى يموت كل واحد فيكم |
Arılarımız için, ama aynı zamanda göç eden kelebekler, kuşlar ve diğer yabani yaşam için yol kenarlarının çiçeklerle donatılmasına ihtiyacımız var. | TED | نحن بحاجة لجنبات من الشوارع المليئة بالزهور من أجل نحلاتنا، ومن أجل الفراشات المهاجرة والطيور وباقي المخلوقات البرية. |
Ve biliniyor ki açıklardaki petrol platformları, göçmen kuşları çok etkiliyor. | TED | ومن المعروف أن الطيور المهاجرة ، على سبيل المثال ، تتشتت جداً وبسبب أضواء المنصات البحرية. |
Sibirya'ya, Avrupa'ya ve Afrika'ya giden göçmen kuşlar virüsü buralara taşıdı ki, bu daha önce görülmemişti. | TED | لذلك فالطيور المهاجرة لسيبيريا، لأوروبا، و لأفريقيا كانت حاملة للفيروس، و هو ما لم يكن ممكناً من قبل. |
Bu hikâyeler, özellikle göçmen ailelerdeki nesiller ve kültürler arasında oluşan yaygın bölünmeyi açıklıyor. | TED | هذه الحكايات توضح الفجوات الشائعة التي يمكن أن تتشكل بين الأجيال والثقافات، خاصة عند العائلات المهاجرة. |
Yani, kaçak göçmen dadı olayı değil mi? | Open Subtitles | إذن ,ليس للمربية المهاجرة شأن بالموضوع ؟ |
Kanada kazlarının göçmen özelliklerini ve sorunlarını... araştırmak için hükümet izni var... ve şu kutunun adı saklambaç. | Open Subtitles | أحدهم لمراقبة الأسراب المهاجرة من الوز الكندى. أو البحيرة. الصندوق يدعى المخبأ به منشط حركه. |
Düzenbaz politikacılar tarafından çalındı, ucuz, göçmen işçilar tarafından çalındı... | Open Subtitles | سرقها السياسيين الفاسدين. سرقها العمالة المهاجرة الرخيصة. |
Burdaki beton fabrikaları, göçmen işçi alıyorlar. | Open Subtitles | شركات الخرسانية هنا، تقوم بتوظيف العمالة المهاجرة فقط |
Milyonlarca göçmen işgücünün, kömür enerjisinin ve petrolün dizginlenemeyen gücü. | Open Subtitles | لعبقرية الانسان وقوة ملايين اليد العاملة المهاجرة طاقة الفحم وطاقة النفط الجامحة |
Bu kısa süreli cömertlik milyonlarca göçmen kuşu da çekiyor. | Open Subtitles | هذه الوفرة القصيرة الأجل تجذب ملايين الطيور المهاجرة |
göçmen kuşlar yazın adamıza ziyarete geldiklerinde cennetten bir köşeden bahsetmişlerdi. | Open Subtitles | الطيور المهاجرة التي تعودت على زيارة جزيرتنا في الصيف أخبرتنا عن جنة مدهشة |
Pilgrim Zaman Efendileri'nin en ölümcül suikastçısıdır. | Open Subtitles | المهاجرة هي أكثر المقاتلين فتكاً لدى سادة الزمان |
Pilgrim'in birden fazla öldürmeyi denemesi onarılamaz zaman bozulmasına neden olabilir. | Open Subtitles | فعدة محاولات من المهاجرة قد تحدث ضرراً زمنياً يتعذر إصلاحه |
Zaman çizgisi hiç zaman sapması göstermiyor. Pilgrim'in yerini saptamakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | الخط الزمني لا يبدي أية انحرافات زمنية، أبدو عاجزة عن تتبع المهاجرة |
Pilgrim'in yaptığı, saldırılarımızı bize geri püskürtmesi falan... - ...sanki zamanı geri çeviriyor gibiydi. | Open Subtitles | ما فعلته المهاجرة برد هجومنا علينا وكأنها تعكس الزمن |
Bakın, yemek pişirmek aynı zamanda göç eden bir tür olmamızı sağladı. | TED | الآن الطبخ سمح لنا أن نصبح من الانواع المهاجرة |
Kartal yeni fırsatlar ümidiyle bu göç eden sürüleri izlemeye devam edecek. | Open Subtitles | وسوف يتبع النسر الأسراب المهاجرة, أملا في المزيد من الفرص. |