terk edilmiş kilisede bulduğum bir kan lamını laboratuvarda incelettim. | Open Subtitles | أوكلتُ إلى مختبر تحليل شريحة دم وجدتُها في الكنيسة المهجورة |
Buraya Sullivan Caddesi'ndeki terk edilmiş arsadan bahsetmek için geldim. | Open Subtitles | أنا هنا للتحدث بشأن قطعة الأرض المهجورة على شارع سولفن |
Buralar ilk başta, şehirlerin hiç ilgilenmediği, terk edilmiş yerlerdi. | TED | في البداية، شُيد جميعهم على النفايات والأراضي المهجورة التى لم تعيره المدن أي اهتمام. |
Nehrin arkasındaki şu terkedilmiş köye doğru gidiyorlarmış gibi gözüküyor. | Open Subtitles | نعم. يبدو أنهم متجهون إلى تلك القرية المهجورة أعلى النهر |
Böyle terkedilmiş binaları, insanları tutmak için hapishane olarak kullanıyorlar. | Open Subtitles | يستخدمون هذه المباني المهجورة بدلاً مِن السجون لــ أحتجاز الناس |
Madem şimdi özgürlük için bir şansımız var hayatlarımızı bu ıssız madenlerden çekip almalıyız. | Open Subtitles | حسناً، بما أن لدينا الآن الحرية يجب علينا مغادرة هذه المناجم المهجورة |
"terk edilmiş perili ülkenin köpükten ve tehlikeli denizlerine açılan büyülü pencereler." | Open Subtitles | باب سحري يُفتح علي ضباب بحار الخطر وأرض الجن المهجورة |
Aşağıda yaşamayı seçen dışlanmışlar ve firariler. Lağımda ve terk edilmiş tünellerde yaşarlar. | Open Subtitles | المنبوذون والفارّون الذين اختاروا العيش تحتنا فى المجارير والأنفاق المهجورة |
Alıcı ücra bir yerde terk edilmiş birkaç fabrika binası gösteriyor. - Zekice. | Open Subtitles | اختار المشتري مجموعة من مباني المصانع المهجورة الغير مرئية |
Burada gördüğümüz şeylerin terk edilmiş olduğunu söyledin. | Open Subtitles | لقد قلت بأن الأشياء المهجورة ستعود لتكون هنا |
Hunter bulvarında terk edilmiş eski bir binaya birinin bir kadını içeri soktugu tespit edildi. | Open Subtitles | تم تحديد موقع شخص يأخذ امرأة إلى داخل تلك المباني القديمة المهجورة في منطة هانتر بلفد |
Hepsi yeniden açılmadı. Yani, Sarah'nın terk edilmiş bir sınıflandırma merkezinde tutulmuş olması muhtemel. | Open Subtitles | إذاً من المحتمل سارا احتجزت في أحد مراكز الفرز المهجورة |
terk edilmiş binalar var. | Open Subtitles | اعرف ذلك المكان توجد بعض المبان المهجورة هناك |
Aslında revirimizde, terkedilmiş gemiden çıkardığımız birini daha göreceksiniz. | Open Subtitles | مع ذلك في مستشفانا ستجد شخص أنقذناه من تلك السفينة المهجورة |
Demek, anladığım kadarıyla, terkedilmiş gemiyle karşılaşıp, kontrol etmek istediniz. | Open Subtitles | أنا علمت الآن أنك أنتهيت إلى السفينة المهجورة التى رأيتها بأم عينيك |
İlginç katillerin çoğu terkedilmiş çiftliklerden çıkıyor. | Open Subtitles | أغلب القتلة المثيرين يأتون من المزارع المهجورة |
-Bu terkedilmiş adada öleceğim için. | Open Subtitles | حسنا، حتى أن أموت بشؤم على هذه الجزيرة المهجورة |
Afganistan sınırında unutulmuş,terkedilmiş bir ordu şehri. | Open Subtitles | سيظلون فى مدينة الجيش المهجورة على الحدود الأفغانية ويختفوا بعدها |
Daha önce kullanılmış ve terkedilmiş yerler bulmaya çalışırlar. | Open Subtitles | يسعون للبحث عن الأماكن المهجورة كما الأمر في مزرعة آل مانسون |
Hüzünlü, çorak ve ıssız görünüşü çok dokunaklı. | Open Subtitles | يهز المشاعر بسبب الصمت الانهائيّ والنظرة المهجورة القاحلة الكئيبة |
Kaima'nın yaşadığı ıssız ada, Kikaijima. | Open Subtitles | اسم الجزيرة المهجورة التي يعيش بها الكايما هو كيكايجما |
Domuzlar ve çiftlik hayvanları boş evlere taşındığından kendimi garip bir şekilde yalnız hissettim. | TED | أحسست بعزلة غريبة بينما تتنقل الخنازير والمواشي بين البيوت المهجورة |
Siz çocuklar bana adalarda terk edilen Kapon askerlerini hatırlatıyorsunuz... | Open Subtitles | أنتم يا رجال تذكرونني أولئك الجنود ..اليابانيين الذينتُركواعلىالجزر المهجورة. |