Kamytondakiler dedi ki; birkaç kaçakçı mayın patlamasında ölmüş | Open Subtitles | قالوا لي في الشاحنة أن عدداً من المهربين قد لقوا حتفهم بسبب الألغام |
Kaçıracak bir sürü malım var. Bunu yapabilecek bir sürü de kaçakçı var. | Open Subtitles | لدي الكثير لتحريكه، يوجد الكثير من المهربين يستطيعون عمل ذلك |
Güvenlik güçlerinin görevi, kurbanları tespit edip kaçakçıları yargılamaktır. | TED | يتوجب على الجهات التنفيذية تحديد هوية الضحايا و محاكمة المهربين. |
Aslında, çoğu mülteci tercih yapmıştır, ekonomik ihtiyaç kaynaklı, kendilerini kaçakçıların ellerine teslim etmek için. | TED | في الواقع، العديد من المهاجرين اتخذوا قرارًا، بسبب الحاجة الاقتصادية، بوضع أنفسهم بين أيدي المهربين. |
Ayrıca Ahn San'ın Won Gok Dong bölgesi Joseon kaçakçılık bölgesi olarak biliniyor. | Open Subtitles | وتعرف هذه المنطقة بأنها منطقة يعيش بها الكثير من المهربين |
Dünya ne hâle geldi? Kaçakçılar, kralların onuruna kefil oluyorlar? | Open Subtitles | مالذي سيؤول له العالم عندما يشهد المهربين على ولاء الملوك |
"Kapitan", sizce kaçakçılarla bir ilgisi var mı? | Open Subtitles | ولذا ياكابتن , تعتقد أن هناك ربما صلة مع المهربين ؟ |
Çünkü bir çok kaçakçı ve hırsız, sınırdan geçmek istiyor. | Open Subtitles | لأن هناك الكثير من اللصوص و المهربين يحاولون الهرب عبر هذه الحدود |
Buradan yarım kilometre uzaklıkta rahip kılığında bir kaçakçı bulduk cebinden Nijerya parası ve bu çıktı. | Open Subtitles | وجدنا أحد المهربين على بعد حوالي نصف كيلومتر إلى الغرب يرتدي زي قسيس، عملة نيجيرية في جيبه، و هذا. |
Elimdeki malları kaçıracak bir sürü kaçakçı var. | Open Subtitles | لدي الكثير لتحريكه، يوجد الكثير من المهربين يستطيعون عمل ذلك |
- İmitasyonlar, bir kaçakçı için harika bir taşıma aracı olabilir. | Open Subtitles | ستكون طريقة التوزيع مثالية لأحد المهربين |
Yunan kaçakçıları hakkında bir kitap yazıyorum. | Open Subtitles | أنا كاتب وأنا الآن أقوم بكتابة رواية عن المهربين اليونان.. |
Muhteşem Alman askerleri o garip kılıklı kaçakçıları yakalıyor, ve hepsini tutukluyorlar. | Open Subtitles | جنودٌ ألمان رائعون يقومون بالامساك بهؤلاء المهربين و هم متلبسون ثم يلقون القبض عليهم |
Bu tüneller içki yasağı döneminde içki kaçakçıları tarafından kazılmış. | Open Subtitles | هذه الأنفاق بنيت من قبل المهربين ظهر في المنع. |
Eğer yasal mülteciliğe izin verilseydi hayatlarını insan kaçakçıların ellerine teslim etmezlerdi. | TED | إذا كان يسمح للأشخاص بالهجرة بصفة قانونية فلن يضطروا لوضع حياتهم بين أيدي المهربين. |
İnsanlarla uçakta karşılaştım ve benden önce kaçakçıların veya uyuşturucu tacirlerinin eline düşmemeleri için umut ettim. | Open Subtitles | ألتقي بأناس من الطائرة ونأمل أنّ المهربين وتجّار المخدرات لم يصلوا إليهم أولاً |
Üzgünüm unutmuşum, sirk değil, uluslararası kaçakçılık çetesiydiler. | Open Subtitles | متأسف، لقد نسيت هم ليسوا بمهرجين إنهم عصابة من المهربين الدوليين |
Diğer bütün Kaçakçılar da vurulacaklar. | Open Subtitles | طُلِب مني أن أخبركم أن جميع المهربين الآخرين ستطلق عليهم النار. |
- Herkesle görüştüm. Fanatiklerle, provokatörlerle, kaçakçılarla, hatta haydutlarla. | Open Subtitles | الرجعيين, المحرضين المهربين, حتى قطاع الطرق |
Sen muhtemelen sekiz kaçakçıyı dağlarda öldürdüğünü rüyanda gördün. | Open Subtitles | ربما حلمت بأنك قتلت 8من المهربين في الجبال |
her defasında bir suçlunun dairesine ya da bir kaçakçının zulasına adım attığınızda, avantaj ev sahibindedir. | Open Subtitles | في كل مرة تدخلون إلى شقة الجاني أو إحدى مخابيء المهربين سيكون لديهم ميزة معرفة المكان |
Sen tanıdığım en dürüst kaçakçısın. | Open Subtitles | أنت أكثر المهربين صدقاً ممن قابلت |
Neden büyük bir hükümet risk altında sözleşme yaparak Amerikan ordusunun silahlarını kara borsada satar? | Open Subtitles | لماذا يستخدمون المهربين شركة أسلحة أمريكية؟ |
kaçakçılara ait bir havaalanındaki askersiz bölgede ateş etme raporu. | Open Subtitles | انه تقرير عن اطلاق النار قرب المنطقة الحدودية مهبط طائرات كان يستخدم من طرف المهربين |