İşte sahip olduğumuz bu ilginç Denge, kontrolsüz iyimserliğimizin vizyonumuzu ateşlemesini sağladı. | TED | لدينا هذه الموازنة الشيّقة حيث نسمح لتفاؤلنا غير المنضبط بإشعال جذوة رؤانا. |
Verimlik ve estetik arasındaki Denge, çalışmamda daima çok önemlidir. | TED | وفي عملي، من المهم دائمًا، الموازنة بين الكفاءة والجماليات. |
Belki de, aşkta ve savaşta hayatta kalmanın kuralı; dengeyi koruyabilmektir. | Open Subtitles | اعتقد انها فكرة الاساسية للنجاة في الحب و الحرب هي الموازنة |
dengeyi sağlamak için, tetiği çekerek yardım et. | Open Subtitles | ساعد على إبقاء الموازنة بسحب الزناد. تريدني أن أصيب الطباخ؟ |
bütçe komitesi hastaların odalarındaki kablolu yayını ücretlendirme kararı aldı. | Open Subtitles | لقد صوّتت لجنة الموازنة لجعل البث الفضائي خدمةً مدفوعةً |
Tüm federal bütçeleri taradık ve çok küçük bir miktar fonu kara kutu hesabına yönlendirdik. | Open Subtitles | فتشنا كل الموازنة الفيدرالية وحولنا مبالغ صغيرة الى حساب سري |
Biz ilahi birliğiz ve Denge ve huzuru gözetiriz. | Open Subtitles | نحن أتحاد القسّ ونحن سنعزز الموازنة والسلام |
Biz ilahi birliğiz ve Denge ve huzuru gözetiriz. | Open Subtitles | نحن أتحاد القسّ ونحن سنعز الموازنة والسلام جيد جداً .. |
Ya da Denge olmalı. Bir çeşit Denge olmalı. | Open Subtitles | أو يجب أن تكون هناك موازنة يجب أن يكون هناك نوع من الموازنة |
Meğer Denge sorunu tümördenmiş. | Open Subtitles | ذلك شيء الموازنة الكامل ظهر ورم. |
Biz ilahi birliğiz ve Denge ve huzuru gözetiriz. | Open Subtitles | ونحن سنعز الموازنة والسلام حسناً .. |
Eğitimin ve gelişimin arasında Denge kurmalısın. | Open Subtitles | يجب عليك الموازنة بين تعليمك وتطورك |
dengeyi korumak, mecbur kaldığında öğrendiğin bir şeydir. | Open Subtitles | حسنا، الموازنة هي شيء تتعلمه اذا اضطررت.. |
Birisini ajan olarak göstermenin sırrı yeteri kadar ikna edici, ama aynı zamanda yakalanacak kadar kötü olan casusluk metotlarının arasındaki dengeyi tutturmaktan geçer. | Open Subtitles | الخدعة لجعل شخص ما يبدو كجاسوس تكمن في صراع الموازنة الصحيحة بين اعتماد الجهاز المقنع كفاية |
İş ile aile arasındaki dengeyi kurmakta hiç iyi olamadım. | Open Subtitles | لم أكن جيداً في الموازنة بين العمل والعائلة |
şu duble peynir ile kızartılan, ama dengeyi tutturamamıştı. | Open Subtitles | مع البطاطس المقلية بالجبن، من باب الموازنة |
Yapmanız gereken, tepkime başlamadan önce kimyasal dengeyi sağlamak için mol oranlarını değiştirmek. | Open Subtitles | وظيفتكم ستكون هي " تَعديل النِسَب الضرسية" حتى تتم الموازنة الكيميائية قبل وبعد الاحتراق هناك ردة فعل |
Ve hayat bu dengeyi sağlamaktır. | Open Subtitles | والحياة ستوجد الموازنة |
Dermatalojiden Carlson ile konuş. bütçe komitesinin başında o var. | Open Subtitles | تحدث إلى "كارلسون" في قسم الجلدية فهو مدير لجنة الموازنة |
bütçe toplantısı yaptık sözleşmeni yenilemeyebiliriz. | Open Subtitles | و لكن عقدنا إجتماع الموازنة و لا أعلم إن كانوا سيجددون لك العقد |
Olmaz. Bu onların suçu. Ne kadar bütçeleri olduğunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | مستحيل, إنه خطؤهم لم يحسنوا الموازنة |