randevu defterimdeki Janice, millet soyunmadan fondü partisini terk etti. | Open Subtitles | جانيس في كتاب المواعيد تركت الحفلة قبل أن يتعري المدعويين |
Bu aynı şuna benziyor, Hadi randevu tecavüzünü ortadan kaldırmak için randevulaşmayı da yasaklayalım. | TED | فهذا يشبه قول، لنعالج مشكلة الإغتصاب في المواعيد الغرامية عن طريق جعل كل اللقاءات غير قانونية. |
Dilerseniz, randevu defterime bakabilirim. | Open Subtitles | يمكننى أن أبحث فى مفكرة المواعيد إن أردت |
Üç numaralı kural, tüm randevular resmidir, erkek bunu bilse de, bilmese de. | Open Subtitles | القاعدة رقم 3 , كل المواعيد العاطفية رسمية سواء كان الشاب يعرف ذلك أم لا |
Sanırım randevuları kendisi aldığında sorun çıkabiliyor. | Open Subtitles | أظن أن الأمر يكون أصعب عندما يقوم هو بتحديد المواعيد |
Dilerseniz, randevu defterime bakabilirim. | Open Subtitles | يمكننى أن أبحث فى مفكرة المواعيد إن أردت |
Harika bir yatırımcı ile tanıştım ve ikimiz için bir randevu bile aldım. | Open Subtitles | لقد حصلت على عدد من السماسرة الممتازين وعلى ما يبدو، لقد قال بأنه لقد حصل على بعض المواعيد لنا |
Nasıl bir randevu? Gençler 50'lerde neler yapar? | Open Subtitles | أى نوع من المواعيد ماذا يفعل الشباب فى الخمسينيات. |
Yani ilk randevu davranışını es geçtim. | Open Subtitles | أعني، لقد تجاوزنا الآن تصرفات المواعيد الأولية |
Ben ve Matty için babasının firmasından randevu ayarlayacak. | Open Subtitles | ثمّ ستحدّد المواعيد لي ولماتي في شركة والدها |
Çok üzgünüm. Yeniden randevu almak zorundasınız Şehrin diğer tarafında bir toplantım var | Open Subtitles | متأسف للغايه، تم تغيير المواعيد لدي إجتماع في الجانب الآخر من المدينه |
Kör randevular hiç bir zaman iyi bir fikir olmamıştır. | Open Subtitles | المواعيد الغرامية المدبرة ليست جيدة أبداً |
Sürekli romantik randevular öneriyorum ama yan çizip duruyor. | Open Subtitles | إنني أحاول ، لا أكف أقترح عليها تلك المواعيد الغرامية المبهرة وهي لا تكف عن تأجيلها |
O zaman ne diye yerine getiremeyecekleri randevuları veriyorlar? | Open Subtitles | لماذا يحددون المواعيد طالما لا يستطيعون الإلتزام بها؟ |
Etrafımda kimseler olmadığında ziyarete geleceğim tarihleri sana mesaj atarım. | Open Subtitles | إذا.. سوف أرتب لكِ بعض المواعيد لكي تأتي لزيارتي تعرفين.. |
Gerçek bir randevuyla ilgili sahiden tecrübem yok. | Open Subtitles | وحقيقة ليس لدي اي خبرة في مثل المواعيد الصريحة الجيدة |
Sadece tüm bu flört saçmalıklarına alışık değilim bilirsin. | Open Subtitles | أنا فقط لست معتاد على المواعيد . الغرامية الفارغة |
Kariyerime odaklanmışken, kötü randevulardan pislik heriflerden mahrum kaldım, şimdi de vaktim kalmadı. | Open Subtitles | لأنعندماكنت أعملبجد، نسيت أمر المواعيد السيئة و الحمقى و الآن ينفذ مني الوقت؟ |
Ona randevumuz olduğunu söyleyeceğiz. Burada kalamaz böylece. | Open Subtitles | فلنخبرة بان لدينا بعض المواعيد وانة لا يستطيع ان يجلس هنا لاننا سوف نتاخر |
Birlik içinde, buluşma tam anlamıyla benim sorunum değil Dinozzo. Leo ne söyledi? | Open Subtitles | المواعيد لم تكن مشكلتي ، ولكن ماذا يقول التقرير كايت |
Kurul aşama aşama ödüyor. tarihler önemli olan. | Open Subtitles | المقاولون سيدفعون على شكل دفعات في المواعيد الملزمة |
Senin yüzünden şimdiye kadar sayısız randevum iptal oldu biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف أنهُ بسببك تم إلغاء كُل المواعيد المهمة؟ |
Biliyorum, birkaç randevuyu kaçırdım ama... | Open Subtitles | أنا أعلم أنني قد نسيت عدد قليل من المواعيد |
randevulara hep geç kalmaz mısın zaten? | Open Subtitles | ألستم دائماً تتأخرون عن المواعيد ؟ |
Programa evinizle ilgili önemli buluşmaları kaydedebilir... hatta alış veriş yapacağınız yerleri seçebilir ve yemek yiyeceğiniz lokantaları belirleyebilirsiniz. | Open Subtitles | في الرد و ترتيب المواعيد المهمه و تحدد لك اماكن المحلات و اماكن المأكولات |
Doğru. Hem kocası hem de yardımcısı, bu buluşmalardan geldiğinde moralsiz olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | بالضبط، وزوجها ومساعدتها كلاهما يقولان أنّها عندما عادت من هذه المواعيد كانت منزعجة |