Hamstırın kafesindeki kırık parçayı bana söylemeliydin. | Open Subtitles | أنت كان يَجِبُ أنْ تُخبرَني عنه تلك القطعةِ المَكْسُورةِ على قفصِ جرذَ الهامستر. |
Evet. bir kaç tane masanın üstünde, sonra tezgah arkasında bulunan kırık kavanozun üstünde de bir kaç tane daha vardı. | Open Subtitles | وَجدتْ بضعة على المنضدةِ، ثمّ كان هناك بضعة أكثر على الجرارِ المَكْسُورةِ التي وُجِدتْ وراء العدّادَ. |
- Benim de kırık şişelerin üzerine park etmişliğim var. | Open Subtitles | - أوقفتُ على القناني المَكْسُورةِ قبل ذلك. |
Dişlerini yerden, kırılmış parmaklarınla toplayacaksın. | Open Subtitles | أنت سَتَلتقطُ كَ الأسنان بأصابعِكِ المَكْسُورةِ. |
-Evet, kaburgalar kırılmış. | Open Subtitles | حَصلتْ على الأضلاعِ المَكْسُورةِ. |
Dorsey'in parmak izleri, arabamda, kırık camın altında bulundu. | Open Subtitles | طبعات دورسي كَانتْ foundinside سيارتي تحت النافذةِ المَكْسُورةِ. |
Jenn Smith'in ayak izlerini, Grissom'un kırık camda bulduğu yarım izle eşleştirdim. | Open Subtitles | جَاريتُ آثارَ الحدّادِ jenn مَع a grissom الجزئي رَفعَ مِنْ تلك النافذةِ المَكْسُورةِ. |