Neredeyse 1.000 kişi, Müze kütüphanesine tıkabasa, bu büyük mücadeleyi izlemek için doluşmuştu. | Open Subtitles | قُرابة الـ 1000 شخص حُشروا بمكتبة المُتحف لمشاهدة المعركة الكبيرة. |
Müze güvenliği, ikisinin de giriş yaptığını gösteriyor. | Open Subtitles | أمن المُتحف يُحدّد أنّ كِلاهما كان مُسجّلاً، لكن لمْ أكن قادراً على إيجاد أيّ شخص |
Müze bize her şeyi bedavaya sunmuyor. | Open Subtitles | اسمع، المُتحف لا يحصل على كلّ تلك الأغراض مجاناً. |
Tek bildiğim bakmasını için müzeye birini gönderdikleri. | Open Subtitles | جلّ ما أعرفه هُو أنّهم أرسلوا شخصاً إلى المُتحف لإلقاء نظرة. |
Bu hafta sonu müzeye gidebiliriz diye düşünüyordum. | Open Subtitles | إذن كنتُ أفكّر، لربّما يُمكننا الذهاب إلى المُتحف هذا الأسبوع. |
Belki de Ulusal müzeyi yağmalayan o ilk 5 kişiyi vursaydık her şey çok farklı olabilirdi. | Open Subtitles | رُبما إن قتلنا أولَ خمسة أفراد ممن سرقوا المُتحف الوطنيّ لتغيّرَ كلُّ شيء. |
Belli oldu ki Müzede çalışan birine ait değil. | Open Subtitles | برزت بصمة لا تنتمي إلى أيّ شخص يعمل في المُتحف. |
Müzedeki güvenlik sistemini yükseltmeniz gerekiyor. | Open Subtitles | نُريدكم أن تقوموا بترقية الأنظمة الأمنية في المُتحف. |
Müze bize her seyi bedavaya sunmuyor. | Open Subtitles | اسمع، المُتحف لا يحصل على كلّ تلك الأغراض مجاناً. |
Şeyin eski kuralları... Müze yönetiminin. | Open Subtitles | إنها القواعد القديمة لإدارة المُتحف. |
- Nerede? - Müze bodrumunun karanlık bir köşesinde... | Open Subtitles | في ركن مُظلم بقبو المُتحف. |
Müze restorasyon konusunda uzmandır. | Open Subtitles | -بالطبع . المُتحف مُتخصص في الترميم. |
Spruce Goose'un sahibi Müze. | Open Subtitles | المُتحف يمتلك "أوزة شجرة التنوب". |
Kısa bir süreliğine müzeye gidiyorum. | Open Subtitles | سأذهب إلى المُتحف... |
Ailelerimizin çiftliğinde o küçük müzeyi yaptıktan sonraki tek hayalimiz, Hill City'de bir müzeye sahip olmaktı. | Open Subtitles | ومنذ ذلك الحين قُمنا بإنشاء ذلك ... المُتحف الصغير على مزرعة أهلنا ولقد كان دائماً هو حلمنا ... "ليكون لدينا مُتحف هنا في مدينة "هيل |
Tıpkı oğlan ve onunla müzeye gitmek yerine çalışmak istediğini söylemen gibi, biliyorsun ya, şu Beatles saç kesimi olan... | Open Subtitles | مثل قولك أنّك تحتاج للعمل، بدلاً من الذهاب إلى المُتحف معها والفتى، كما تعلم، ذو قصّة شعر فرقة (البيتلز)... |
Bayan Yueng Ling müzeyi keşfe çıkacak. | Open Subtitles | السيدة يوينغ لنغ ستقوم بإستكشاف المُتحف |
Müzede bunu bilen biri olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ شخصاً في المُتحف يعرف ذلك. |
- Müzedeki hiç kimse Medina'nın bir kız arkadaşı olduğunu bile doğrulayamıyor. | Open Subtitles | لا يُمكن لأحدٍ من المُتحف أن يُؤكّد أنّه كان لدى (مادينا) خليلة. |