Silahı sadece bana kasanın anahtarlarını vermesi için getirdiğimi söylemeye çalışıyordum kendime. | Open Subtitles | حاولتُ أن أقول لنفسي أنّ المُسدّس كان هناك حتى يُعطيني مفاتيح الخزنة. |
Sadece birbirimize Silahı doğrultup tetiği çekip, nasıl hissettiğimizi görmek istemiştik. | Open Subtitles | مُجرّد أننا نُصوّب المُسدّس على بعضنا البعض، ونضغط على الزناد، لنرى كيف يكون الشعور. |
Silahı bıraktıktan sonra tekrar dışarı çıkmış olabilir. | Open Subtitles | لكان بإمكانه وضع المُسدّس في بيته ومن ثمّ العودة لمسرح الجريمة. |
Elimde seni en az 5 yıl içerde tutacak silah ve uyuşturucu suçlamaları var. | Open Subtitles | لدينا ما يكفي بتهمة حيازة المُسدّس لسجنك لخمس سنواتٍ على الأقل. |
Cesetlerin yanında bulunan silah ruhsatsızmış. | Open Subtitles | المُسدّس الذي وُجد بالقرب من الجثث لمْ يكن مُسجّلاً. |
silahını çantandan çıkar ve elime koy. | Open Subtitles | أخرجي المُسدّس من حقيبتكِ وضعيه في يدي. |
Cesetlerin yanında bulduğumuz silahtan çıkan kurşun kayıptı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكّر الرصاصة المفقودة من المُسدّس الذي وجدناه بالقرب من الجثث؟ |
Silahı yerleştirdin. | Open Subtitles | وقد أدركت أنّه فقد ذاكرته. أنت زرعت المُسدّس في منزله. |
Belki de güvenliğe, onu öldürürsen Silahı ve cep telefonunu almasını söyledi. | Open Subtitles | لقد قلت ذلك دائماً. ربّما طلب من الحارس من يأخذ المُسدّس والهاتف الخليوي لو قتلته. |
Belki de güvenliğe, onu öldürürsen Silahı ve cep telefonunu almasını söyledi. | Open Subtitles | ربّما طلب من الحارس من يأخذ المُسدّس والهاتف الخليوي لو قتلته. |
Bir dahaki sefere Silahı bana ver. | Open Subtitles | سحقاً، في المرّة القادمة، أعطيني المُسدّس. |
Silahı yine elinden almamı mı istiyorsun? | Open Subtitles | أتريديني أن آخذ منكِ ذلك المُسدّس مرّة أخرى؟ |
Polisler bu Silahı ofisinin arka tarafındaki çöplükte buldu. | Open Subtitles | لقد وجدت الشرطة هذا المُسدّس عيار تسعة ملليمتر في القمامة خلف مكاتبكم. |
Emri verdiğim an kadını öldürecek yakınlıkta adamlarım var. O yüzden Silahı kaldırın ve bir şeyler için. | Open Subtitles | هناك شخص ما قريب دوماً بما يكفي لقتلها بأيّ لحظة، لذا أبعد المُسدّس واحتسي مشروباً. |
Soygunda kullandığı Silahı aldık. | Open Subtitles | حسناً، لقد وجدنا المُسدّس الذي استخدمه في السطو المُسلّح. |
Filinta tabancaları doldurması bir dakikadan fazla sürer ve doğruluğu sadece 5 metre. Ezik bir silah doğrusu. | Open Subtitles | لعلمك، ذلك المُسدّس استغرق أكثر من دقيقةٍ ليُعيد التذخير، ودقّته كانت لـ4.5 متراً فقط. |
silah patladıktan sonra yaptığın şey canımı sıkıyor. | Open Subtitles | ما فعلته بعد تلف المُسدّس هو ما يُقلقني. |
Biri koşarken bir tanesi silah attı. 38 .38. | Open Subtitles | أحدُهُما رمى المُسدّس عندما هرب، عيار 38 |
Al silahını hadi. | Open Subtitles | توجّهي صوب المُسدّس. |
Balistik sonucuna göre mermi diğerleriyle aynı silahtan çıkmış. | Open Subtitles | المقذوفات تُؤكّد أنّ الرصاص جاء من المُسدّس نفسه كالأخريات. |
Silahın üzerinde bulunan kanıtlar oldukça belirgin. | Open Subtitles | التحليل الجنائي على المُسدّس يبدو حاسماً تماماً. |
Amacım sadece korkutmaktı. Ancak o silaha davrandı. | Open Subtitles | لمْ أقصد إلاّ إخافتها، لكنّها حاولت إمساك المُسدّس... |
Çıkmaza girersem bu silahla canıma kıymayı planlıyorum ama bildiğin üzere zaten kendimi camdan aşağıya atmıştım. | Open Subtitles | " أنا خططت لأستخدام المُسدّس لقتل نفسي أن أقدمت على ذلك ، ولكن كما تعلم،في النهاية قفزتُ من النافذه. |
Şok tabancası ne iş? | Open Subtitles | -نعم . لم أحضرت المُسدّس الكهرُبائي؟ |
Balistik, o gece Donny'de kullanılan Silahın Max'in kendisi için kullandığı ile aynı olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | المقذوفات. تؤكّد أنّ المُسدّس المُستخدم على (دوني) في المُتنزّه في تلك الليلة كان نفسه الذي إستخدمه (ماكس) على نفسه. |