Ancel Keys tarafından öne sürülürken... bir diğer teori de şekerin Suçlu olduğuna inanan İngiliz Doktor John Yudkin tarafından öne sürüldü. | Open Subtitles | الذي اعلن ان الدهون هي سبب المشكلة في حين دكتور آخر بريطاني اسمه جون يودكين يؤمن بأن السكر هو المُلام أو السبب |
Eğer birinin hatasıysa, kimin Suçlu olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | و إذا لم يكن خطأ أي أحد، أعرف من المُلام. |
Eğer o kaçaklara bir şey olursa beni sorumlu tutacağını söylemiştin. | Open Subtitles | لقد حذَرتني أنهُ لو حصلَ أي شيء لهؤلاء اللاجئين سأكونُ أنا المُلام |
Ve bu ulusun parçalanmasından herkesten çok kendisi sorumlu. | Open Subtitles | وهو وحده المُلام على تدمير هذه الأمّة. |
Bütün bunların suçlusu benim. | Open Subtitles | أنا المُلام على كل هذا |
Jia Kenmin, sefalet için suçlanması gereken o. | Open Subtitles | (جا كيرمين)، هوَ المُلام على كُل هذا الشقاء |
Suçlu kim bilmiyorum ama biliyorum ki, bütün mahkûmlar bizden nefret ediyor. | Open Subtitles | ... لا أعرف من المُلام ، لكن أعرف أن كل المساجين يكرهوننا |
Hiçbir şey için kendini suçlama, çünkü Suçlu benim. | Open Subtitles | لا تشعري بالذنب بشأن أيّ شئ لأنّني المُلام |
Sizi yeterince bilgilendirmediğim için asıl Suçlu benim. | Open Subtitles | أنا المُلام على فقداني بصيرتي في هذا الموقف |
Bu olaya benim yüzümden karıştı. Suçlu benim. | Open Subtitles | لقد أُقحمت بذلك الـأمر بسببي أنـا المُلام. |
Kurul Joe'nun Suçlu olduğunu kabul ediyor ancak cezai soruşturmayı uygun görmüyor. | Open Subtitles | مجلس الأدارة حدد انه الشخص المُلام لكنهم لا يشعرون انه من الملائم لبدء تحرّي جنائي |
Gelecek nesiller için bundan sorumlu olacağım. | Open Subtitles | سأكون المُلام للأجيال القادمه |
Onu öldüren Üçlemeci olsa da kendimi sorumlu hissettim. | Open Subtitles | رغم أنّ (قاتل الثالوث) هو من قتلها إلّا أنّي شعرتُ بأني المُلام |
Bunun tek suçlusu Mongul. | Open Subtitles | "مانجول", هو المُلام. |
Billy'e olanların suçlusu ben miyim yani? | Open Subtitles | هل أنا المُلام إذن عما حدث لـ(بيلي)؟ |
Bunun için suçlanması gereken benim. | Open Subtitles | أنا المُلام على كل هذا |