Bütün gece mızmızlık edip durdun zaten, sıkıcı şey. | Open Subtitles | أتعلم ماذا ؟ لقد كنت تصرخ طوال اليوم ايها المُمل |
Sanırım sıkıcı ilk eşi terk ettim çünkü aksiyonu kaçırıyordum. | Open Subtitles | أظن إنني تركت الـ... الزوج المبدىء المُمل لأني إفتقدت الحركة. |
Yapma lütfen, ben bir şey yapmadım. Birinin sorunu bizi bu sıkıcı turist tuzağına hapsetti. | Open Subtitles | . إضطراب أحدهم اوقعنا بهذا الفخّ السياحي المُمل |
O yüzden şu sıkıcı politik şeye yalnız gidersin diye düşünüyordum. | Open Subtitles | ولكن كنت أفكّر بذهابك إلى هذا الشيء السياسي المُمل لوحدك دون رفيق. |
Hayatında Bay sıkıcı lab önlüğü mü var? | Open Subtitles | أيوجد في حياتك السيد المُمل صاحب معطف المُختبر إذن ؟ |
Ve kendi araştırmamı kendi bilgisayarımda yapacağım sıkıcı, eski, düz bilgisayarımda. | Open Subtitles | ولسوف أقوم ببحثي الخاص على جهازالكمبيوترالخاصبي... جهازي العتيق المُمل والمُسطّح |
Çok sıkıcı, değil mi? | Open Subtitles | - {\4cH007887}.أنـةُ المُمل الـجميل |
sıkıcı asansör programı. | Open Subtitles | انة عرض المصعد المُمل |
sıkıcı ilk eş. | Open Subtitles | الزوج المبدىء المُمل. |
Zack'i, Gilly'i, komşularını, hatta can sıkıcı öğretmenini bile. | Open Subtitles | (زاك)، (جيلي)، جيرانك وحتى مُدرسك المُمل. |