Şimdi, başarılı sistemlerin neler yaptıklarını bilmek bize nasıl geliştiklerini anlatmıyor. | TED | معرفة ما تقوم به الأنظمة الناجحة لا يخبرناعن كيف يمكننا التحسن. |
Benim yöntemlerim onları geri getirmek için başarılı tek çare. | Open Subtitles | وطريقتى هى الوحيدة الناجحة لأعادتهم الى السكان نحن نحاول المساعدة |
- Kimse yapamadı zaten. Birkaç başarılı baskına imza attınız. | Open Subtitles | لم يفعل أحد أي شيء لقد قدت بعض الغارات الناجحة |
Böyle aşırı başarılı bir kişiliğin evlilik bitince para ödemesi ağrına gidiyordur. | Open Subtitles | بالنسبة لهذه الشخصيات الناجحة جدا دفع المال بعد انتهاء الزواج غالبا يهينه |
Bu gece çok iyi bir grup var. hit parçalar çalacaklar. | Open Subtitles | لدينا فرقة رائعة الليلة سيقومون باداء الاغانى الناجحة |
Gelen hayvanlar arasında en başarılı olanlardan biri olan lamanın ironik bir şekilde kuzeyde nesli uzun süre önce tükendi. | Open Subtitles | من بين العبورات ، الناجحة ، كان عبور اللاما من المفارقة الآن ، أن اللاما لا وجود له في الشمالية |
Şimdi bu deneme ve yanılma süreci aslında başarılı kurumlarda fark ettiğimizden çok daha görülen bir şeydir. | TED | ان اسلوب الحل بالتجربة والخطأ في الحقيقة شائع جداً في العديد من المنظمات الناجحة اكثر مما نتخيل |
Doğu Asya'da başarılı olan otoriter yönetimlerin her birisi için başarısız olan bir yönetim bulmak mümkün. | TED | يتواجد لكل نظام من الأنظمة القمعية الناجحة في دول شرق آسيا, في مقابلها أنظمة قمعية أخرى فاشلة. |
Aynı zamanda hem şiddet içermeyen hem spontan gelişen hem de başarılı olan bir sivil devrim? | TED | لقد تم خداعكم عن الثورة الناجحة العفوية الغير سلمية ؟ |
Birçok defa başarılı ataklar gerçekleştirdiler. | TED | قاموا بإجراء العديد، العديد من الهجمات الناجحة. |
Size, başarılı kararlar vermenizin sırrını açıklamak için burdayım: bir peynirli sandviç. | TED | أنا هنا لأخبركم سر صناعة القرارت الناجحة: شطيرة الجبن. |
Ben bugün burada size sadece, başarılı karma liste ve seçim öyküleryle ilham vermek için bulunmuyorum. | TED | أنا لست هنا اليوم لإلهامكم بقصتنا الناجحة عن القائمة المترابطة والإنتخابات. |
En son öğretiler, ilk kez, bize başarılı ailelerin sahip olduğu yapı bloklarını tanımlamamıza izin verdi. | TED | المنح الدراسية الأخيرة قد سمحت لنا، للمرة الأولى، بتحديد أسس البناء التي تمتلكها الأسر الناجحة. |
başarılı organizasyonlara bakan hemen her kişi yaklaşık aynı sonuca ulaşmıştır. | TED | أي شخص نظر بعمق إلى المنظمات الناجحة قد أتى إلى حد كبير لنفس النتيجة. |
Bu departman, bazı en başarılı kurumları kıskandırabilecek derecede, beşeri kaynaklı dev bir motor gibi çalışır. | TED | تعمل الإدارة كمحرك عملاق للموارد البشرية الذي قد يُحسد من قبل بعض أهم الشركات الناجحة. |
İnsanları başarılı açık alanlara çeken ya da insanları başarısız yerlerden uzak tutan nedir? | TED | ما الذي يجذب الناس إلى الأماكن العامة الناجحة؟ وماذا عن الأماكن غير الناجحة التي تُبقي الناس بعيدًا؟ |
Bence başarılı bir şehir muhteşem bir parti gibidir. | TED | أعتقد أن المدينة الناجحة هو مثل حفل رائع. |
Şu anda Apple dünyadaki en başarılı şirketlerden birisidir. | TED | الآن، آبل واحدة من أكثر الشركات الناجحة في العالم. |
Fakat yakın bir zamanda farkettim ki, başarılı bir liderlik ile yeniliğe liderlik etmek aynı şekilde olmuyor. | TED | لكني اكتشفت مؤخرًا أن مفهوم القيادة الناجحة لدى العديد منا غير نافع عندما يتعلق الأمر بقيادة الإبتكار |
Donald Hoffman: Bu bizi başarılı bir bilimden alıkoymaz. | TED | دونالد هوفمان: حسنا ولكن هذا لا يوقفنا عن العلوم الناجحة |
hit olmuş plağını al, o kürke sar ve avukatım aradığında telefonu aç. | Open Subtitles | يمكنك أن تأخذ أسطوانتك الناجحة وتلفها بمعطف الفراء هذا وتجيب عن الهاتف عندما يتصل بك المحامي. |
Buradaki insanlar bu tarz organizasyonel başarıları durdurmak için ellerinden geleni yaparlar çünkü onlar tarafından tehdit edilirler. | TED | هؤلاء الناس هناك سوف يفعلوا أي شيء بإمكانهم لإيقاف مثل هذا النوع من المنظمات الناجحة لأنها مهددين بهم |