Bilgili çalışanlar tarafından saygıyla karşılandıkları takdirde insanların daha çok bilgi paylaşacaklarını biliyorum. | TED | انظروا، الآن أعرف أن الناس أكثر استعدادًا لمشاركة المعلومات عندما يعاملهم الموظفون ذوو المعرفة باحترام. |
Ancak dünya problemlerinin daha karmaşık ve insanların daha çok kutuplaştığı bir dönemde, etkileşim kurma ve karar vermeyi anlamada bilimden faydalanmak daha iyi bir demokrasi inşa etmede yeni ilginç yollara ışık tutacaktır. | TED | ولكن عندما يأتي الوقت الذي تكون فيه مشاكل العالم أكثر تعقيدًا ويكون الناس أكثر استقطابًا، فإن استخدام العلم لمساعدتنا على فهم كيفية تفاعلنا واتخاذنا للقرارات ربما سيُمهد لوجود طرق جديدة ومثيرة من أجل بناء ديمقراطية أفضل. |
Hile yapma fikrinden uzaklaşınca, örneğin para objesinden uzaklaşınca, insanlar daha çok hile yapıyor. | TED | عندما نبتعد مسافة أكبر من الغش، من عنصر المال، على سبيل المثال، يغش الناس أكثر. |
Bence hoş bir kelime. İnsanlar daha sık söylemeli. | Open Subtitles | أظنها تبدو جميلة يجب أن يقولها الناس أكثر |
Hislerimi daha çok insan için kandırmam gerekiyor. | Open Subtitles | وأضطر لتزييف مشاعري نحو الناس أكثر وأكثر. |
Birçok ilginç araştırma gösteriyor ki, bizi çok kötü şekilde yenseler bile, rakiplerle oyun oynadıktan sonra insanları daha çok seviyoruz. | TED | هناك العديد من الأبحاث الشيقة التي تظهر بأننا نحب الناس أكثر بعد اللعب معهم، حتى ولو هزمونا هزيمة نكراء. |
Bence hos bir kelime. İnsanlar daha sik söylemeli. | Open Subtitles | أظنها تبدو جميلة يجب أن يقولها الناس أكثر |
böylece insanlar daha fazla şey yiyor ve daha fazla zengin oluyor ve aynı zaman enerji krizlerine sahip oluyorlar diğer enerji kaynaklarıyla petrolü yer değiştirmeliyiz. bu en sonunda biyoenerji çeşitlerini içermeli ve biyoenerji kaynaklarını | TED | أي كلما استهلك واغتنى الناس أكثر وبالطبع، المصحوبة بأزمة الطاقة، بحيث سيكون علينا تغيير النفط بمصادر طاقة أخرى التي ستشمل في النهاية بعض أنواع الوقود الحيوي ومصادر الطاقة الحيوية. |
Aslında insanlar, daha fazla ihtimam gösterse, ciddiye alsa, ve bu tarz hesaplamalarla uğraşsa ne iyi olurdu, çünkü böylece bir şeyler değişirdi. Ve iki türlü şekilde iyiye doğru değişiklik olurdu. | TED | إنه ليكون شيئ جيداً إذا إنتبهت الناس أكثر , أخذت الأمور بجدية , وتعمل علي تطبيق هذا النوع من الحسابات , لأن ذلك يغير الأشياء . لكن يمكن تغييرها بطريقتين مفيدتين . |
Ancak gittiğimizde orada da işten çok insan olduğunun farkına vardık. | Open Subtitles | عندما وصلنا, وجدنا أن الناس أكثر من فرص العمل المتاحة |
"Hangisi daha çok insan öldürür? | Open Subtitles | ما هو الشيء الذي يقتل الناس أكثر: |
- Şayet bir şey biliyorlarsa bu insanları daha çok korkutur. | Open Subtitles | - وهذا هو المرجح لجعل الناس أكثر بالخوف من القادم إلى الأمام إذا كانوا لا يعرفون شيئا. |
Doğası gereği yiyecek payı yapmak insanları daha çok acıktırır. | Open Subtitles | الإقتصاد بطبيعته يجعل الناس أكثر جوعًا. |