Böyle bir durumda insanlar genellikle dünyayı doğru bir şekilde algılamaktansa gruplarıyla olumlu bir ilişkide olmaya daha motive olurlar. | TED | في مثل حالة كهذه، يكون الناس غالباً متحمسين للحفاظ على علاقة إيجابية مع جماعتهم أكثر من تصور العالم بشكل دقيق. |
İnsanlar genellikle iyi bir karışık CD'nin inişli çıkışlı olması gerektiğini düşünür. | Open Subtitles | الناس غالباً ما تضن ان المزيج الجيد من الاغاني يجب ان يرتفع و ينزل و لكن الناس مخطئين |
İnsanlar genellikle bir yalanın içinde yaşamaktan mutlu olmuşlardır. | Open Subtitles | الناس غالباً كانوا سعداء بالعيش في كذبة |
İnsanlar sık sık soruyor: | Open Subtitles | الناس غالباً ما تسألني : |
İnsanlar sık sık bunun hakkında yorum yapıyorlar. | Open Subtitles | يُعلق الناس غالباً على ذلك |
İnsanlar genellikle bana şunu sorar. "Barney sen nasıl oluyor da hep böyle neşei oluyorsun? | Open Subtitles | الناس غالباً ما تسألني : |