İnsanlar yalnızca ilkeler ve fikirlerle hareket etmez. | Open Subtitles | لن يعمل الناس فقط من اجل المباديء والاراء |
İnsanlar yalnızca muhteşem kahramanlarla ilgileniyor. | Open Subtitles | الناس فقط يستجيبون للأبطال المذهلين |
İnsanlar sadece hoşnutsuzluklarını göstermek istedi. Sanırım bu haklı bir şey. | Open Subtitles | الناس فقط تريد أن تُظهر أشمئزازها مما يحدث، مجرد أمر غير مبرر.. |
-Evet çok iyi, biz sadece, insanları arıyorduk. -Ne kadar kocaman dişlerin var. -Adamım. | Open Subtitles | نحن نحاول أن نجد الناس فقط ما هذه الاسنان الكبيرة التي لديك |
Öğretmek umurumda değil, sadece insanların beni sevmesini istiyorum yazmış. | Open Subtitles | كتب بأني لا أكترث بشأن التعليم ما أريد هو أن يحبني الناس فقط |
Diğeri, insanların sadece güvende hissetmelerini sağlayıp farketmemelerini ummak. | TED | أو الثانية، يسطيعون أن يجعلوا الناس فقط يشعرون بالأمان و التمني بأنهم لن يتنبهوا. |
Araştırdığımız her insanı tutuklamayız, Bayan Allen. | Open Subtitles | سيدة ألين، نحن لا نعتقل الناس فقط لأننا نستمتع بذلك حسنا، لاي دائما مشوش |
Para kazanmak için insanları mı dolandırırsın? | Open Subtitles | انت تخدع الناس فقط من اجل الحصل على اموالهم |
İnsanlar yalnızca bebekleri istiyorlar. | Open Subtitles | الناس فقط تريد الاطفال |
İnsanlar sadece iyi veya kötü davranmayı seçebilirler. | Open Subtitles | .الناس فقط يقدرون أن يختاروا بين الجيد والسيء |
İnsanlar sadece ideallerini terkettiklerinde yaşlanırlar. | Open Subtitles | يشيخُ الناس فقط من خلال هروبهم منْ أهدافهم. |
Bu şeylerin sadece insanları yakalayıp öldürdüklerini sanıyordum. | Open Subtitles | لقد أعتقدت ان الالات لصيد وقتل الناس فقط |
Ama Roma'da tahıl sadece insanları beslemekle kalmıyordu. | Open Subtitles | لكن في روما كان للقمح فائدة تفوق اطعام الناس فقط |
- Sadece... Bağımsızlık sadece insanların sözlerinde kalır. | Open Subtitles | تصويت الناس فقط يمكنه أن يعلن الإستقلال |
Genelde sadece insanların canını yakarım. | Open Subtitles | أنا أؤذي الناس فقط |
Evrendeki tüm yerlerden, insanların sadece Dünya'da yaşadıkları, sadece Dünya'da yaşayabileceği beni rahatsız etmiyor. | TED | لم يفتني أنه من بين كل الأماكن في الكون، يعيش الناس فقط على الأرض. يستطيعون فقط العيش على الأرض. |
Doktor olmak yalnızca bir avuç dolusu insanı tedavi edebilir. | Open Subtitles | لكن كوني طبيباً يمكنني إنقاذ حفنة من الناس فقط |
Babam sırf yaşlandıkları için insanları terk edemezsiniz derdi. | Open Subtitles | أبي يقول لايمكنك التخلي عن الناس فقط لأنهم تقدموا بالسن |