İnsanlar 1950'nin yaklaştığını fark ettiler, ve bu büyük bir olaydı. | TED | بدأ الناس يدركون أن 1950 قادمة، وقد تكون عظيمة. |
Gittikçe insanlar kodlamayı öğrenmenin önemini anlıyor. | TED | لذا بدأ الناس يدركون وبشكل متزايد مدى أهمية تعلم البرمجة. |
Bu ortamlardaki tehlikelerin farkında olsalar bile insanlar merak duyguları tarafından bu tehlikelere kör ediliyorlar. | Open Subtitles | حتى عندما الناس يدركون الخطر داخل هذه البيئات , فضولهم الطبيعي غالبا ما يعمي لهم إلى الأخطار واضحة. |
Bazı insanlar denizyıldızlarının etobur olduklarını söylüyor. | Open Subtitles | قليل من الناس يدركون أن نجم البحر هي آكلة اللحوم. |
Bence insanlar yaşlanan akrabaklarımızdan ne kadar çok şey öğrenebileceğimizin farkında değil. | Open Subtitles | انا لااعتقد ان الناس يدركون كم علينا التعلم من اقربانا الكبار. |
Bütün dünyadaki insanlar sürüş için uygulama kullanmanın elektrikli arabalardan daha kullanışlı ve çevre dostu olduğunun farkına vardılar. | Open Subtitles | حسنا، في جميع أنحاء البلاد، الناس يدركون أن استخدام التطبيق لركوب أكثر ملاءمة من السيارات الكهربائية الصديقة للبيئة. |
İnsanlar Greendale'in varlığının ve yardım ihtiyacının... - ...farkına varmalı. | Open Subtitles | يجب أن نجعل الناس يدركون أن "جريندييل" موجودة و بحاجة للمساعدة |
Al Gough'un ölümünün duyulmasıyla insanlar geleceğin değişebileceğini düşünmeye başladılar. | Open Subtitles | عندما انتشر خبر وفاة (آل غوف)، بدأ الناس يدركون أن المستقبل ربما يمكن أن يتغير |