şarap ve pastırmalı sandviçten kaçınıyorum etli ve tereyağlı fırında pişirilmiş patatesten ve çilekli pasta ve peynirli kekten. | Open Subtitles | لهذا فإننى أتجنب النبيذ و ساندوتشات البسطرمة و البطاطس بالزبد و لحم الخنزير المقدد |
Hadi, benim eve gidelim ve pandisspanya ile biras şarap ve... | Open Subtitles | و الآن دعونا نذهب إلى منزلى ونأكل كعكة إسفنجية ونشرب قليلا من النبيذ .. و .. |
Peki, şarap, ve sadece bir cam vardı, ama yine de. | Open Subtitles | حسناً ، لقد شربت النبيذ و كأس واحد فقط ، لكن على أية حال |
Ayrıca şarap ve peynir hakkında her şeyi biliyor ve her hafta Katy'ye çiçek gönderiyor. | Open Subtitles | بالأضافة أنة يعلم كل شىء حول النبيذ و الجبنة و كل أسبوع يُرسل لكايتى أزهاراً |
Hey, Lawson bir şişe şarap kapıp eskiden yaptığımız gibi, nehre inmeye ne dersin? | Open Subtitles | . . ماذا لو أخذنا قنينة النبيذ و ذهبنا إلى النهر مثلما كنا نفعل؟ |
Biraz şarap içip kaliteli yemekler yiyeceğiz. | Open Subtitles | سنشرب بعض النبيذ و نتناول بعض الطعام الشهي |
Bu akşam müzik, şarap ve dans festivalinde bizlere katılacaksın. | Open Subtitles | سوف تنضمين اليوم لإحتفالنا الموسيقى النبيذ, و الموسيقى الراقصة |
Çiçekler, şarap ve mumlar bu dünyada bütün masalarda var mı sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظن بأن الورود و النبيذ و الشموع موجودين على كل الطاولات في هذا العالم؟ |
Ben sizi, bol miktarda şarap ve güneşin sayesinde şaşırtıcı derecede güzel ciltlere sahip yaşlı insanlar olarak görüyorum. | Open Subtitles | حسناً، أراكم كمجموعةٍ من المسنّين ذوي بشرةٍ نضرة مقارنةً بكميّة النبيذ و الشمس التي تتعرّضون لها. |
Bir şişe şarap ve iki kadeh. Biraz ekmek getireceğim. | Open Subtitles | بعض النبيذ و كأسين و ساحضر لكم بعض الخبز |
şarap ve yemekle kalbini kazanır, sonra da o popoya damganı vurursan, gerçeği söyleyebilirsin. | Open Subtitles | فكل ما عليك هو ان تدعوها للعشاء و شرب النبيذ و توشم اسمك على مؤخرتك , ثم تقول لها الحقيقه |
şarap ve ot büyük rock yıldızı menajerinin uykusunu getirdi. | Open Subtitles | النبيذ و الحشيش جعلا مدير الروك هذا نعساناً |
Bardan bir daha şarap ve peynir araklamayacağım. Hadi ama sende. | Open Subtitles | انا لن اسرق النبيذ و الجبن من البار مجددا. |
Yarım kilo dondurma, bir şişe şarap ve seks kasetlerinizin tek kopyası. | Open Subtitles | بل هو نصف لتر من هاجن داز، زجاجة من النبيذ و نسخة فقط من الأشرطة جنسك. |
Peki, biraz ekmek, peynir, az miktar şarap ve bir piknik sepeti getirdim. | Open Subtitles | حسنا, لقد حصلت لنا على خبز جبنة, و قليل من النبيذ و بطانية رحلات |
Elime geçecek tek şey bir kadeh şarap ve "güzel bir lütfen" nasıl olsa. | Open Subtitles | "وانا كل ما أحصل عليه كأسٌ من النبيذ و"ارجوكِ بشدة |
Kişi başı ne kadar şarap ve bira var? - Hadi ama! | Open Subtitles | ما مقدار النبيذ و الجعه للشخص ؟ |
Hep birbirimizi kollarız. Dondurmamı bırakın ve gidip biraz şarap ve yastık alın. | Open Subtitles | اتركا مثلّجاتي و أحضرا بعض الوسائد و النبيذ و اذهبا للاختباء من (جولز) في الشاحنة. |
Kadın hamile. Beraber dağlara kaçıyorlar. Mutlu olacaklar, şarap içip dans edecekler. | Open Subtitles | يلوذان بالجبال، يعيشان بسعادة يشربان النبيذ و يرقصان |