Gergedan işinde bir uğursuzluk olduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | بدأتُ أشعر بأن النحس يلازمنا عندما نحاول اصطياد الكركدن. |
Bana uğursuzluk getirip son sınıftaki fırsatımı da bu şekilde tepmeme sebep olacaksın. | Open Subtitles | أنت ستجلبي النحس على فرصتي من قضاء هذه السنة الأخيرة على الموضة. |
Mekâna uğursuzluk getirmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أن تكون قّد جلبت النحس على المكان |
Jinx'in anlamı şu: Şeytanları etrafına toplamışsın. | Open Subtitles | جلب النحس يعني حصلت على الشيطان وأبوس]؛ [س] نعمة. |
Haklısın. Nazar değdirmek istemem. | Open Subtitles | انت على حق انا لا اريد جلب النحس على اي شئ |
Gelini düğünden önce gelinlikle görmek uğursuzluk getirir. | Open Subtitles | إنَّ رؤية فستان العروس قبل الزفاف يجلب النحس |
Hatta o kadar iyi gidiyor ki, bunu söylersem uğursuzluk getiririm diye korkuyorum. | Open Subtitles | انه عظيم، ريتشارد أَخْشي جَلْب النحس عليه بإخْبارك كيف أصبح جيد |
Evet, haklısın, uğursuzluk getirmek istemem. | Open Subtitles | انت على حق انا لا اريد جلب النحس على اي شئ |
Ama tüm uğursuzluk getirenlerin en babası evine giren bir kuştur. | Open Subtitles | ولكنه من اكثر الاشياء التى تجلب النحس علينا وجود طائر في منزلك |
Gayet iyi görünüyorsun. Benim eski numarama uğursuzluk getirme. | Open Subtitles | تبدين جيدة لا تجلبين النحس على رقمي القديم |
- uğursuzluk getirmeyeyim ama sanırım gayet iyi geçti. | Open Subtitles | لا اريد ان اجلب النحس له ولكنّ في الواقع اعتقد انّه كان جيّدا |
Hayır, bu konuda konuşarak uğursuzluk getirmeyeceğim bu sefer. | Open Subtitles | كلاّ، لن أجلب النحس على هذا بالتحدّث عن الأمر. |
Başımıza uğursuzluk getireceksin dostum, bu hiç hoş değil. | Open Subtitles | أنت تجلب النحس إلينا وهذا ليس رائعاً يا رجل. |
uğursuzluk getirme. Henüz ormandan çıkmış değiliz. | Open Subtitles | لا تجلبي النحس علينا، فمازلنا نتجول داخل الغابات حتى الآن |
- Normalde uğursuzluk getirmesini istemem ama bizim için bir şey aldım. | Open Subtitles | في العادة لا أود أن أجلب النحس لأي شئ ولكنّني قمت بإعداد شئٍ لأجلنا |
uğursuzluk getirmeyelim tamam mı? | Open Subtitles | أنتم. دعونا لا نجلب النحس على هذا، حسناً؟ |
uğursuzluk getirmeyi bırak tamam mı? Daha sınava bile girmedim. | Open Subtitles | توقفي عن الحاق النحس بي فلم أجتز الإختبار بعد |
Bu "Jinx" in temel kuralıdır ve kesinlikle değişmez. | Open Subtitles | هذه قواعد النحس و هي جادة تماماً |
Ve böyle diyerek acayip Nazar değdiriyorum. | Open Subtitles | ونجلب النحس إلينا إلى هنا بقولنا ذلك |
Eşinin kazara olan yıkıcı eyleminden dolayı sarsılmıştı ve Kötü talihin evlerine gelebileceğinden korkuyordu. | TED | لقد أقلقه الفعل التدمير العرضي الذي قامت به زوجته، وخشي أن يحل النحس على منزلهما. |
The Omen açık hava sinemasında oynuyormuş. | Open Subtitles | فلم نذير النحس سيعرض على طريقه الدرايف (هي شاشه كبيره يقفون عندها السيارات ويعرضون الفلم ويشاهدونه وكل شخص على سيارته) |
uğursuz kuş bu kez savaşın yakın olduğunu haber veriyor. | Open Subtitles | طائر النحس يُشّعرك أن الحرب قريبة |
Bana sadece talihsizlik ve utanç getiriyorsun. Şimdi git buradan. | Open Subtitles | لم تسبّب لي إلا النحس والاذلال، والآن اخرج. |
Sanırım ne diyeceğinizi biliyorum ama Şom ağızlılık etmek istemiyorum. | Open Subtitles | أعتقد أَعْرفُ ماذا ستقولين لَكنِّي لا اريد جْلبُ النحس إليه |