Ve Amel'in umudunu bulduğum ikinci yer de her yerde kadın ve erkekler cihatçılara karşı çıkmaya devam ediyordu. | TED | والمكان الآخر الذي وجدت فيه أملاً لأمل هو كل مكان تستمر فيه النساء والرجال بمكافحة الجهاديين. |
Burada duran bu Kadınlar ve erkekler sayesinde.... ...ateş etme emri vermenizi bekleyen onlar sayesinde bu haklara sahipsiniz. | Open Subtitles | بسبب النساء والرجال الذين كانوا ينتظرون أمرك بإطلاق النار |
Bunlar dişi ve erkek kök hücreleri. | TED | هذه نماذج عن الخلايا الجذعية لدى النساء والرجال |
Araştırmacılarımız kadın ve erkeklerin beyinlerinin ruh haliyle bağlantılı bölümlerinin kadın ve erkek beyinlerinde farklılıklar gösterdiğini buldu. | TED | لقد وجد الباحثون لدينا أن هناك اختلافات في أدمغة النساء والرجال في المناطق المرتبطة بالمزاج. |
Bu görüntü kadınlar tarafından başlatılmış bir devrimi gösteriyor. kadınların ve erkeklerin karma bir protesto sürdüklerini görüyoruz. | TED | هذه الصورة تظهر جانباً من جوانب الثورة والتي بدأت بنسوة وهي تظهر النساء والرجال سوية يقودون ثورة مختلطة |
Erkekler ve kadınlar hâlâ birbirlerinden nefret ediyorlar, yani iyiyim. | Open Subtitles | ،مازال النساء والرجال يكرهون بعضهم البعض فأنا علي ما يرام |
Evde kaldığım zaman, oradaki diğer kadınlar ve çocuklar için endişeleniyorum. | Open Subtitles | عندما أبقى بالمنزل، أقلق بشأن بقيّة النساء والرجال هنا |
Yakalandığımdan beri silahlı kuvvetlerin ve polis teşkilatının saygın hanımefendileri ve beyefendileri tarafından çok iyi muamele gördüm. | Open Subtitles | منذ القبض علي, لقيت المعامله الجيدة من قبل النساء والرجال الشرفاء للقوات المسلحة والشرطة |
Yukarı doğu yakasında, tüm dünya sahneden ibarettir ve Kadınlar ve erkekler yalnızca oyunculardır. | Open Subtitles | على الجانبِ الشرقيِ كل العالم مسرح وجميع النساء والرجال ممثلين |
- Kadınlar ve erkekler size tapacak. | Open Subtitles | النساء والرجال سيعشقونكم. |
Bayanlar ve baylar, milyonlarca kadının içinde olduğu bu kötü durum değişebilir eğer farklı bir şekilde düşünebilirsek eğer Kadınlar ve erkekler farklı düşünürlerse eğer gelişmekte olan ülkelerdeki ataerkil toplumların kadın ve erkekleri toplumlarının ve ailelerinin normlarını kırabilirlerse eğer ülkelerindeki sistemin kadınların en temel insan haklarına karşı çıkarılmış olan ayrımcı kanunları ortadan kaldırırlarsa. | TED | سيداتي وسادتي وضع الملايين من النساء يمكن أن يُغَيّر إذا فكرنا بطريقة مختلفة، إذا فكر النساء والرجال بطريقة مختلفة، إذا النساء والرجال في المجتمعات الذكورية والقبلية في الدول المتطورة، إذا استطاعوا أن يكسروا بعض عادات العائلة والمجتمع، إذا كان بامكانهم إلغاء القوانين العنصرية في الأنظمة في دولهم، التي تتعارض مع حقوق الإنسان الأساسية للنساء. |
Yani bu hem erkeklerin hem de kadınların ortak noktasıdır. Bu iki cinsiyet de erkek şiddetinin kurbanıdır. | TED | اذاً هذا شيء مشترك بين كل من النساء والرجال على حد سواء. كلينا ضحايا لعنف الرجال. |
İlk yaptığımız şey, kadın ve erkeklerin duygusal destek alabilecekleri bir konuşma hattı kurmak oldu. | TED | أول شيء قمنا بفعله هو إنشاء خط للتواصل، يستطيع من خلاله النساء والرجال الاتصال والحصول على الدعم العاطفي. |
Yani kadınların ve erkeklerin nasıl şişmanladığı bilinen gerçeğinden dolayı. | TED | وبسبب المعلومات المتداولة عن كيف يتعرض النساء والرجال للبدانة |
Yapılmayacaklar demişken Orta Doğu'da Erkekler ve kadınlar toplum içinde sarılmazlar. | Open Subtitles | وبالحديث عن المحظورات النساء والرجال لا يتعانقون في الأماكن العامة في الشرق الأوسط |
Yakalandığımdan beri silahlı kuvvetlerin ve polis teşkilatının saygın hanımefendileri ve beyefendileri tarafından çok iyi muamele gördüm. | Open Subtitles | منذ القبض علي, لقيت المعامله الجيدة من قبل النساء والرجال الشرفاء للقوات المسلحة والشرطة |