Sonra da Tanrıdan aldığı tavsiyeyle havada zıplatıyor. Tam bir güç gösterisi. | Open Subtitles | ثم يرسل النصيحة من الرب كي يشاهد الناس تقفز فرحاً، لأجل النفوذ |
Benim kadar uzun süre güç sahibi olursan... herkes senin çocuğundur. | Open Subtitles | عندما تستحوذ على النفوذ لمدة طويلة مثلي فإن الجميع يصبحون صغارك |
Aradığın kozu bu adreste bulma ihtimalimiz, Everest kadar yüksek! | Open Subtitles | ثمّة احتمال بأن نجد وسيلة النفوذ التي تبحث عنها هنا |
Peki Clouseau'yu bu davada isteyen şu nüfuzlu kişilere ne oldu? | Open Subtitles | ماذا عن أصحاب النفوذ تلك الذين أرادو كلوزو في القضيه ؟ |
Ancak tecrübelerime göre nüfuz elde etmek çoğunlukla sabır meselesidir. | Open Subtitles | ولكن النفوذ هى أمر يتطلب الصبر وهذا ما قد إكتشفته. |
Yasaların sanki boşluğu biçimlendirecek, varoluşa gebe olmasını sağlayacak bir ontolojik gücü ya da etkisi var. | TED | القوانين لها نوع من النفوذ والقوة الوجودية والتي يمكنها تشكيل اللاتكون في ما قبل الخليقة، والتي هي حبلى بالوجود. |
Dünyanın bir kısmında, aç gözlülük ve korkunun karışımı gücü ele geçirenlerin bunu geri vermek için gönülsüz olmaları anlamına gelir. | TED | في مكان ما من هذا العالم، إن مزيج الخوف والطمع عند وجوده مع الاشخاص ذوي النفوذ يصعب عليهم أن يتخلوا عنه. |
Eğer onu avantaj adına kullanmak niyetindeydiyseler bu seçeneği ellerinden aldık. | Open Subtitles | لو حاولوا النفوذ عليه فنحن الآن قد أبعدنا ذلك الخيار منهم |
Ama bu evlilik güç kazanmak isteyen herkes için bir tehditti. | Open Subtitles | لكن هذا التحالف يعد ايضا بمثابة تهديد لاي شخص ينشد النفوذ |
Belli bir katmandaki topluluğa çok fazla güç vermek tehlikeli olabilir. | TED | الآن قد يكون خطرا إعطاء الكثير من النفوذ لشريحة ضيقة من المجتمع |
Bir gün üniversiteden arkadaşım cinsel ilişki sırasında ilk güç gösterisi deneyimini anlattı. | TED | صديقة أخرى من أيام الكلية، أخبرتني عن تجاربها الأولى لدور صاحب النفوذ في العلاقة الجنسية |
Ancak bir şeyleri değiştirmek için bu güç, sadece bu önemli insanlarla sınırlı değil. | TED | لكن القدرة على تغيير الأشياء لا تعتمد على وجه الحصر على هؤلاء الأشخاص ذوي النفوذ. |
Tek kozu tetikçi ağının hedefindeki 12 potansiyel kurbanın listesi. | Open Subtitles | النفوذ الوحيد الذي يملكه هو القائمة التي تتضمن 12 هدفا محتملا من قبل شبكة القتلة المحترفين. |
Beni öyle kötü durumda görmek istiyorsa, ...bu da bana istediğim kozu verir. | Open Subtitles | ،إذا كان سيفعل المستحيل ليحصل عليّ فهذا سيعطيني النفوذ لأفعل ما أريده |
Marcus Aurelius'un kızı olan Lucilla nüfuzlu bir hayat sürmeye hazırlanmıştı. | Open Subtitles | بصفتها ابنة ماركوس أوريليوس تمت تهيئة لوسيلا لتعيش حياة من النفوذ |
Avrupa ve Amerika'dan bir çok nüfuzlu insanla tanışmak benim için bir şans olmuştur. | Open Subtitles | نعم أسعدني الحظ باللقاء مع عديد من أصحاب النفوذ في أوروبا و أمريكا |
Ziyadesiyle nüfuz sahibi olan müşterilerim malın ayın 28'inde Roma'da teslim edilmesini bekliyorlar yani bugünden itibaren 2 haftamız var. | Open Subtitles | زبائني قوم في منتهي النفوذ ويتوقعون أن يتم التسليم في روما يوم 28 بعد أسبوعين من الآن |
Roma Kilisesi'nin devletimiz üzerindeki artan gücü ve etkisi karşısında dehşete düşmüş durumdayım. | Open Subtitles | أنا قلق جدا من قبل زيادة النفوذ والسلطة في دولتنا من قبل كنيسة روما. |
Belki subayı ele verirler. Bize biraz avantaj sağlar. | Open Subtitles | ربما سينقلوبن على رئيسهم السابق ويعطونا بعض النفوذ |
kozumuz olmadan yapabileceğimiz pek bir şey yok. | Open Subtitles | لا يمكننا القيام بالكثير حيال ذلك دون القليل من النفوذ. |
Khruschev saldırı emrini Amerikalılar, Eisenhower'a göre Macaristan'ın Sovyet etki alanına ait olduğu düşüncesinde olduğunu anladığı an vermişti. | Open Subtitles | أمر خوروشوف بتنفيذ الهجوم بعد أن أعلمه الأمريكان بقدر ما كان آيزنهاور مهتمًا هنغاريا تدخل في منطقة النفوذ السوفيتي |
Paranın veya gücün geri getiremeyeceği tek şeyi aldın benden. | Open Subtitles | سلبتني الشيء الوحيد الذي لا يستطيع المال ولا النفوذ ردّه |
Neyse, öyle ya da böyle çok parası ve politik nüfuzu var buralarda. | Open Subtitles | و على أى حال لديه الكثير من المال . و النفوذ السياسى |
- Birilerinden iyilik iste, baskı yap. | Open Subtitles | اطلب من الذين يدينون لك بالخدمات و النفوذ |
Seni sınır dışı ettirmek için yeterince nüfuza sahibim. | Open Subtitles | لدي من النفوذ ما يكفي لترحيلك لسبب أقل من هذا |
Düşündüğün avantaja sahip değilsin göt herif. | Open Subtitles | ليس لديك النفوذ الذى تعتقدُ انك تمتلكه .أيها الأحمق |
Biz size, bir koz sunuyoruz. | Open Subtitles | نحن نقدّم... "النفوذ" |