360 rengi algılayabildiğim bir noktaya ulaştım, tıpkı insan görüşü gibi. | TED | لقد وصلت إلى النقطة التي أصبحت عندها قادراً على إدراك الـ 360 لونا، تماماً مثل باقي البشر. |
Kar mağarası kazmamız ve sığınak yapmamız gereken bir noktaya gelmiştik. | Open Subtitles | كانت النقطة التي يجب عندها حفر خندق ثلجى و الأحتماء |
Bazen öyle bir noktaya gelir ki... | Open Subtitles | انها مجرد ، مثل النقطة التي تأتي في أوقات حيث يحصل الكثير من الضغط |
İşte araba sektöründeki tasarımcıları mühendislerden ayıran nokta aslında budur. | TED | هذه هي حتماً, النقطة التي يبتعد فيها الفنانون عن المهندسون. |
fakat bu gece üzerinde durmak istediğimiz nokta kenar mahallelerin her zaman sorun olmadığıdır. | TED | ولكن النقطة التي تود الوصول اليها الليلة هي ، الاحياء الفقيرة ليست دائماً مشكلة |
Bu noktayı size Budrus adlı bir köyden bahsederek izah etmeme izin verin. | TED | اسمحوا لي لتوضيح هذه النقطة التي تأخذك إلى هذه القرية تدعى بدرس. |
Ama ben göstermek istediğim noktayı size burada göstereceğim. | TED | ولكن النقطة التي أريد أن أذكرها ، سأريكم هنا. |
İyice anlamaya çalıştığım nokta bu işte. | Open Subtitles | أقل هذه هي النقطة التي احاول الوصول اليها |
Değinmeye çalıştığım şeyi pek desteklemiyor. | Open Subtitles | هو في الحقيقة لا يساعد النقطة التي أحاول أن اوصلها |
Tamam, Ben Lana'yı bilmediğim bir noktaya ittim ve o noktadan geldiğimizde, ona sevgimden dolayı bilmesine izin verdim | Open Subtitles | أعتقد بأنني كنت أدفع لانا إلى النقطة التي لا أعرف إن كنا نستطيع العودة منها، و أحبها أكثر من أن أدع ذلك يحصل |
Tamam, Ben Lana'yı bilmediğim bir noktaya ittim ve o noktadan geldiğimizde, ona sevgimden dolayı bilmesine izin verdim | Open Subtitles | أعتقد بأنني كنت أدفع لانا إلى النقطة التي لا أعرف إن كنا نستطيع العودة منها، و أحبها أكثر من أن أدع ذلك يحصل |
Seni yüz üstü bıraktığım için özür gerektirmeyecek bir noktaya varmışızdır bu kadar zamanda. | Open Subtitles | قريبٌ بمَ يكفي من النقطة التي لا يجب أن أعتذر فيها عن تركك منعزلة |
Doğru bir noktaya değinmedi mi, Ellen? | Open Subtitles | حسنا، أليست تلك النقطة التي نتحدث عنها هنا يا الين؟ |
Lanet olsun, bu herhangi bir hamle yapmaya korktuğum bir noktaya geldi. | Open Subtitles | اللعنة، لقد وصلتْ إلى النقطة التي كنت أخشى الاقتراب منها |
Ve evimizin oradan küçük bir nokta olduğunu gösterir, hiçbir şeyin ortasında yüzen. | TED | والتي تبيّن أننا، أن بيتنا، هنا. إنها النقطة التي تسبح وسط العدم. |
İki yüzlülük anlatmaya çalıştığım şeyin altını kazmıyor. | Open Subtitles | النفاق لا يضعف من النقطة التي أحاول برهنتها. |
Anlatmaya çalıştığım şu; | Open Subtitles | النقطة التي أريد أن أوضحها أنني |