Bir çok şeyde üstün olacaksın, sadece bu değil. Bu yüzden Gece gündüz sadece bu topla atış yapmanı istemiyorum. | Open Subtitles | لذا لا أريدك أن تلعب بهذه الكرة طوال النهار والليل |
Sonra Gece gündüz bir arada olmaya başladılar. Gizli İncil çalışmaları,... | Open Subtitles | يقضون النهار والليل بأكمله مع بعض بحجة دراسة الإنجيل |
Ne kadar gelişkin bir yapıya sahip olduklarını anlamanın tek yolu onları, Gece ve gündüz, suda ve karada kendi doğal ortamlarında izlemektir. | Open Subtitles | الآن فقط, بإستكشاف عالمهم الكامل فوق وتحت الماء في النهار والليل يمكن ان نقدر بالكامل فقط كم هم متطورون |
Bir güneş tutulması, Gece ve gündüz arasındaki hattı saklayan tek vakittir. | Open Subtitles | كسوف الشمس يحجب الخط بين النهار والليل لذلك فإنه الوقت الوحيد |
Güneş doğup battığı sürece. Gündüz ve gece olduğu sürece. | Open Subtitles | مادامت الشمس تشرق وتغرب، مادام يوجد النهار والليل |
Gerçekten anlamanızı istediğim önemli bir nokta da: Bu bir hızlandırılmış çekim değil, bu, benim gün ve gece boyu fotoğraf çekmemle oluşuyor. | TED | و العنصر المهم الذي أريدكم يا أصدقاء أن تفهموه هو: ليست هذه لقطات متتابعة، هذا أنا أصور طوال النهار والليل. |
Evet, Gece gündüz o bıçakla oynuyor. | Open Subtitles | أجل، أنه يلعب بهذا السكين طوال النهار والليل |
Belki bu tehlikeli seyahatlerim Gece gündüz ofiste oturmaktan daha iyidir. | Open Subtitles | وربما اجازاتي الخطيرة والقصيرة هي افضل من بقائي في مكتب طوال النهار والليل |
İlk teslim tarihine yetiştirmek için Gece gündüz çalıştık. | Open Subtitles | نحن نعمل في النهار والليل لكي نصل لموعد التسليم الأصلي. |
Ben senin hayatının daha iyi olması için Gece gündüz burada çalışıyorum. | Open Subtitles | أكدح هنا طيلة النهار والليل لتعيش أنت حياة أفضل |
Bir de eşi Gece gündüz telefonla konuştuğunuzu söyledi. | Open Subtitles | قالت زوجته أيضا أنكي اتصلت به في كل ساعات النهار والليل |
Eskiden burada yaşayan çift Gece gündüz müzik çalardı. | Open Subtitles | ،الزوجان اللذان عاشا هنا إعتادا تشغيل الموسيقى طيلة النهار والليل |
Şimdi bunlar ışık ve karanlık Gece ve gündüz birbirinden ayrılmıştır. | Open Subtitles | وهذه الأشياء، الضوء والظلام النهار والليل |
Günleri, Gece ve gündüz vakitlerini, kadınların gözlemlenebileceği yerleri dış görünüşleri, yaşları ve davranışları hakkındaki notlar. | Open Subtitles | أيام الأسبوع، أوقات محددة خلال النهار والليل أماكن حيث يُمكنه مراقبة النساء وتسجيل ملاحظات عن مظهرهن أعمارهنَ وعادتهنَ |
Yani, Dinkins, Giuliani. Gece ve gündüz gibi. | Open Subtitles | اقصد مثل دينكنز ، جولياني تقريبا النهار والليل |
Gece ve gündüz kupalarıı dolu tutsun. | Open Subtitles | قدح في النهار والليل |
"Dünya bir harika, Gece ve gündüz!" | Open Subtitles | عجائب العالم، النهار والليل |
"Dünya bir harika, Gece ve gündüz!" | Open Subtitles | عجائب العالم، النهار والليل |
Yani alan demek istedim kendi Gündüz ve gece döngüsünü yaratıyor olmalı, kendi yapay ikliminden bahsetmiyorum bile. | Open Subtitles | ليس هذا الحقل بل ذلك الحقل يولد دورتي النهار والليل ومناخًا اصطناعيًا |
Gündüz ve gece bu duvarlar arasında anlamını yitirecek. | Open Subtitles | النهار والليل مفاهيم قد اصبحت خالية من المعنى داخل هذه الجدران |
Gündüz ve gece arasındaki fark git gide daha da az algılanabilir hale geliyor. | Open Subtitles | الفرق بين النهار والليل قد أصبح أقل وأقل في الملاحظة |
Eğer tüm gün ve gece koşarsam yarın onları bulurum. " | Open Subtitles | إن ركضت طوال النهار والليل "يمكنني العثور عليهم غداً |