| Bir doktora o tür bir işi yaptırmak da pek kolay olmaz zaten. | Open Subtitles | حسناً ، إنه ليس من السهل إيجاد طبيب يقوم بهذا النوع من العمل |
| Sistemlerin hepsi arızalı olmasaydı bile o tür bir işi başarmam saatlerimi alırdı. | Open Subtitles | حتى لو كانت الأنظمة تَشتغل الأمر سيستغرق مني ساعات للقيام بهذا النوع من العمل |
| Bu tür bir iş yaparsan, Ojai senin için | Open Subtitles | تعرف لأنه مع هذا النوع من العمل |
| Ama bu tarz bir iş için biraz hafif kaçıyor. | Open Subtitles | أتعلم ؟ لهذا النوع من العمل كان مضيءً نوعاً ما |
| Bu tip işleri yapmak için, kişiye tamamen güvenmelisiniz, çünkü bu ok kalbime doğru işaret ediyor. | TED | اذن لتقوم بهذا النوع من العمل عليك أن تثق بالشخص كليا لأن هذا السهم متجه إلى قلبي. |
| Bu tip işler için fazla hassasım. | Open Subtitles | أنا بعيد حساسة جدا لهذا النوع من العمل. |
| Ama bu tür bir işte bu değerli bir yetenek olsa gerek. | Open Subtitles | لكن أظن أن هذا غير مهم بهذا النوع من العمل |
| Biliyor musun, bu iş herhangi bir yerde kurabileceğin tarzda bir iş gibi geldi bana. | Open Subtitles | أتعلم هذا النوع من العمل يمكنك فعله في أي مكان |
| Bu tür bir iş için eğitimim yok. | Open Subtitles | لا،لست مدربتاً على هذا النوع من العمل |
| O tür bir iş değil. | Open Subtitles | إنه ليس ذلك النوع من العمل |
| Evet, ama bu tarz bir iş için modele ihtiyacım yok. | Open Subtitles | نعم، ولكنني لا أحتاج إلى نماذج لهذا النوع من العمل |
| Hayır, senin düşündüğün tarz bir iş aramıyorum. | Open Subtitles | انا لا ابحث عن هذا النوع من العمل |
| - Bahsetmek istediğim o tarz bir iş değil. | Open Subtitles | أنا لا أتكلم على هكذا النوع من العمل. |
| Bu tip işleri yapan çalışanlar, ister fabrikalarda, çağrı merkezlerinde olsun, isterse ikmal depolarında, işi para için yapıyorlar. | TED | العمال الذين يقومون بهذا النوع من العمل سواء كانوا يقومون بهذا في المصانع ، في مراكز الإتصال ، أو في المستودعات ، يقومون به مقابل أجر . |
| Bu tip işler için yazılı referans vermiyorlar adama. | Open Subtitles | الناس في الواقع لا يعطونك توصيات لقيامك بمثل هذا النوع من العمل يجب أن تعرف ذلك "كودي" |