Birden genç bir delikanlının oldukça kırılgan olduğunu ve düşüncesizce verilmiş cezaların hayatının geri kalanında derin izler bırakacağını farkettim. | Open Subtitles | فجأة أدركت ان صبيا صغيرا لا يزال بهذه الهشاشة سيخلّف إيقاع بعض العقوبات المتسرعة عليه ندبات قد تبقى طوال حياته |
Büyük ihtimalle o esnada az çok kırılgan hissettiğim içindir. | Open Subtitles | يحتمل أننى لحظتها كنت أشعر بشىء من الهشاشة |
Düşündüğünüz kadar kırılgan olmayabilir. Kızımızı tanıyoruz. | Open Subtitles | لربّما ليست بتلك الهشاشة التي تتصوّرونها |
Buna beyaz toplum bilimci Robin DiAngelo "beyaz kırılganlığı" diyor. | TED | هذا ما يسميه عالم الاجتماع الأبيض روبن أنجيلو "الهشاشة البيضاء." |
Tek kesinlik belirsizlik ama hâlâ bu kırılganlığı başarılı bir şekilde yönlendiremiyoruz. | TED | إن اليقين الوحيد هو المظنّة، لكننا لا نواجه تلك الهشاشة بنجاح أو على نحوِ مستدام. |
Tamamen kasılmış olsa bile, kırılgan olmamalıydı. | Open Subtitles | حتى و لو كان متضررا كثيرا لما كان بهذه الهشاشة |
Bu sergideki ışık oyunları ve görüntüleriniz birleşerek uzayı ve içindeki kendi yerimizi algılayışımızın ne kadar kırılgan olduğunun vurgusu yapılmaktadır. | Open Subtitles | ضمن هذا المعرض، التفاعل بين الضوء وطبيعة الصور الذاتية يجتمعان لتقديم تجربة ستبرز الهشاشة |
Evet insanlar çok kırılgan. | Open Subtitles | أجل، البشر شديدو الهشاشة |
Size, günümüzdeki kırılganlığı tanımlayacak dört büyük riskten bahsetmek istiyorum. Eğer biz bunların üstesinden gelebilirsek, ölümlere sebep olan şiddeti de halledebiliriz. | TED | أريد أن أحدثكم عن أربع مدن عملاقة أعتبرها حاسمة في تحديد الهشاشة في عصرنا، وأعتقد أننا إن أحكمنا السيطرة عليها، فأننا نستطيع أن نحل مشكلة العنف هذه. |