Şiddet, alev kadar hızlı yayılır. | Open Subtitles | العنف يمكن أن ينتشر كالنار في الهشيم. |
Göreceksin. Buralar dolduğunda, bu görüntü modası ateş gibi herkese yayılacak. | Open Subtitles | عندما يكتمل هذا سينتشر هذا المظهر كالنار في الهشيم |
Oyunumuzun videosunu internette yayınlayacağım. Mesaj bir virüs gibi yayılacak. | Open Subtitles | سأضع تسجيل الفيديو لمباراتنا على الإنترنت, و ستنتشر الرسالة كالنار في الهشيم |
Yeni bir virüs ortaya çıkar ve orman yangını gibi yayılır. | TED | يظهر فيروس جديد وينتشر كالنار في الهشيم. |
Ve bingo, resim virüs gibi yayıldı ve sansür kırıldı ve kitlesel medya bunun üstünü örtmek zorunda kaldı. | TED | وهكذا انتشرت الصورة كالنار فى الهشيم وقشعت العتمة وأجبرت وسائل الإعلام على تغطية الخبر. |
Bu bardağı taşıran son damlaydı! | Open Subtitles | إنه الهشيم الذي كسر ظهر الجمل! |
Söylentiler bu tepelere ve vadilere, kontrol edilemeyen yangın gibi yayılacak. | Open Subtitles | الآن الكلمة تنتشر عبر هذه التلال والسهول كالنار في الهشيم |
Hepatit V çabucak yayılacak. | Open Subtitles | "الإلتهاب الكبدي في" سينتشر كالنار في الهشيم. |
Hayır, hayır, orman yangını gibi yayıldı demek istedim. | Open Subtitles | لا، لا، أقصد أنّه انتشر كالنار في الهشيم |
Eğer şimdi 2030'a, hayalî hikâyemize geri gidersek ve yine bugün aldığımız kararlara dayanarak -- ki çok fazla zamanımız yok -- gelecek birkaç ay içinde ya da seneye, çünkü bu teknoloji orman yangını gibi hızla yayılıyor. | TED | الآن وإن قمنا بالعودة لعام 2030 مرة أخرى، وللقصة الوهمية والتي قمنا باختلاقها، واعتماداً على القرارات والتي سنقوم باتخاذها، مجدداً، اليوم لم يعد لدينا حرفياً الكثير من الوقت. في الأشهر القليلة المقبلة، أو العام المقبل، لأن هذه التكنولوجيا تنتشر مثل انتشار النار في الهشيم. |
O zavallı kıza yaptıkların bütün şehre yayıldı. | Open Subtitles | انتشرت أخبار ما فعلتَه بتلك الفتاة المسكينة في المدينة كالنار في الهشيم |
Bu bardağı taşıran son damlaydı! | Open Subtitles | إنه الهشيم الذي كسر ظهر الجمل! |
Bu bardağı taşıran son damlaydı! | Open Subtitles | إنه الهشيم الذي كسر ظهر الجمل! |