Reebok için ayakkabı da yaptım, kıyafet için bir nevi hobi olarak. | TED | صممت أحذية لشركة ريبوك كذلك، كنوع من الهواية في الاكسسوارات. |
hobi ve delilik arasında çok, çok ince bir çizgi var. | TED | هناك فارق صغير للغاية كالخيط الرفيع بين الهواية والجنون. |
Yönetici olarak yeterince yapamıyordum, ben de bu ikinci işi buldum, hobi misali. | Open Subtitles | ولا أحظى بذلك بقدر كافي كمدير , لذلك أخذت هذه الوظيفة الثانية نوع من الهواية |
Hobin olmayan tek şey de o iş herhalde. Ciddiyim. | Open Subtitles | حسناً, إذاً هذه هي الهواية الوحيدة التي لا تملكها |
Çünkü tuhaf hobisi olan bir adam asla köşe ofise ulaşamaz. | Open Subtitles | لأن الرجل صاحب الهواية الغريبة... لا يحصل أبداً على المكتب الفاره |
Bence senin için, kağıt bir hobiden öteye geçmemeli. | Open Subtitles | ربما بالنسبة لك الورق يجب أن لا يتجاوز الهواية |
Bu bıçakları sadece eğlence ve hobi amaçlı satıyoruz. | Open Subtitles | هذه السكاكين بيعت من أجل إعادة التصنيع و لأغراض الهواية فقط |
Bu hobi, eğer iki helikopteri karşılayabilseydik çok daha eğlenceli olurdu. | Open Subtitles | تلك الهواية لكانت أكثر متعة، إذا كنا نستطيع شراء طائرتين |
Ben oyalama ya da hobi amacıyla Deri asla olduğunu söylemek için gidiyorum düşünüyorum | Open Subtitles | أعتقد أني سأقول درعي لم يكن ابداً لغرض الإلهاء أو الهواية |
- Ya o hobi seni tehlikeli duruma sokarsa? | Open Subtitles | حتي لو كانت تلك الهواية تضعك في خطر الموت. |
Bu düzenlemeyle hobi ödülü kazandım. | Open Subtitles | لقد فزت بجائزة الهواية لهذا الإعداد |
hobi gününe sen katılmak ister misin? | Open Subtitles | هل تريدين المشاركة بيوم الهواية ؟ |
Hâlâ hobi gününden mi bahsediyorsun? | Open Subtitles | هل لا زلت تتحدث عن يوم الهواية ؟ |
Bu korkunç hobi hayatımızın her parçasını tutsak etmişti. | Open Subtitles | كان لدينا تلك الهواية الفظيعة والتي بدأت ... تأسِرُ كل جزءٍ مِن حياتنا |
Bu büyükannne hobisiyle -- bu mütevazı hobi -- daha önce aramda bir bağ olmayacağını düşündüğüm insanlarla bir benzerlik buldum. | TED | ومن خلال هذه الهواية التي تفضلها الجدات - هذه الهواية المتواضعة - وجدت قاسماً مشتركاً مع الناس لم افكر أبداً أنني كنت سأتواصل معهم. |
Bir tür hobi gibi. | Open Subtitles | مثل الهواية نوعاً ما |
Bir çeşit hobi. | Open Subtitles | . مجرد نوع من الهواية |
Eh, bir çeşit hobi. | Open Subtitles | نعم , إنها نوع من الهواية |
Hobin olmayan tek şey de o iş herhalde. | Open Subtitles | حسناً, إذاً هذه هي الهواية الوحيدة التي لا تملكها |
Ancak küçük bir hobisi var. | Open Subtitles | و لكن لديه تلك الهواية الصغيرة |
Bu hobiden. | Open Subtitles | - الهواية ... |