| lideri bir araya geldiler ve temelde baktılar ve biz, hep daha fazla eroin bağımlısı olan insanlarla dolu bir ülkeyle devam edemeyiz dediler. | TED | وقالوا، لا يمكننا المضي قدمًا ببلاد يزداد فيها عدد المدمنين على الهيرويين. دعونا نُشكّل لجنة من العلماء والأطباء |
| eroin gelip çöreklendi, çok insan öldürüyor, tanıdığım kişileri. | TED | انتقل الهيرويين إليها، ويقتلُ الكثير من الناس، أشخاصا أعرفهم. |
| O eroin çok pahalı olacak, böylece ben ve telefon şirketi gelecek yıllarda bu ülkedeki yegane tekeller olacağız. | Open Subtitles | سيكون ثمن ذلك الهيرويين غالياً للغاية وسأصبح انا وشركة الهاتف المحتكرين الوحيدين في هذه البلاد طيلة عده سنوات |
| Sokak değeri iki milyarın çok üstünde olan iki ton Eroini yurt çapında bedava dağıtmak? | Open Subtitles | اطنان من الهيرويين اللذين تبلغ قيمتهما في الشارع اكثر من مليار دولار واللذين تريد توزيعها في كل انحاء البلاد مجاناً |
| Eroini gümüş tepside ona sunarsam sen de kafasını alabilirsin. | Open Subtitles | اسلم له الهيرويين على طبق من فضه ويمكنك انت الحصول على رأسه بالمقابل |
| Oyuncularınızdan biri de esrardan eroine geçmiş. | Open Subtitles | و كذلك فقد أدمن أحد نجومك الهيرويين بدلا من الماريجوانا |
| Sanırım eroin yaprakları şu vinçle bir yere taşınıyor. | Open Subtitles | أعتقد أن الهيرويين ينقل من هنا إلى مكان ما بواسطة تلك الرافعة |
| Birşey bilmeyen biri için fazla eter ve eroin vardı. | Open Subtitles | انه الكثير من الهيرويين الكثير من الاثير حتى لااحد يعرف شئ |
| Başka mahalleden bir uyuşturucu satıcısı... Cehennem Mutfağı'na eroin sokmuştu. | Open Subtitles | تاجر مخدرات من المدينة يحرك الهيرويين داخل مطبخ الجحيم |
| 14 yaşındaki bir tenis yıldızı eroin yüzünden böyle hızla büyütülmemeli! | Open Subtitles | نجم تنس بعمر 14 عام ما كان يجب أن يعتاد الهيرويين بأية حال |
| Vücutlarını satıp eroin almaları sadece bir zaman meselesi! | Open Subtitles | بعد فترة من الوقت سيبدأون ببيع أجسادهم وشراء الهيرويين |
| Satmak için bir kez bir kilo eroin bulundurma. | Open Subtitles | تهمة بحيازة كيلوغرام من الهيرويين بهدف التوزيع |
| Mesele şu, neye eroin dersek diyelim o satılır. | Open Subtitles | لكن المهم أنه.. لا يوجد فرق من جهة الهيرويين إذ سيباع |
| Eğer çaresizseniz.... ...şanslısınız demektir. Burası şehir hastanesi. Etrafta bu konuda işinize yarayabilecek .çok sayıda eroin bağımlısı var. | Open Subtitles | فهذه مستشفى المدينة وهناك عدد كبير من مدمني الهيرويين هنا وهم بارعون بذلك |
| Taksi yok. Gel bakalım, belki reçetesiz eroin buluruz. | Open Subtitles | فلنذهب لأنه لا يوجد تاكسي هنا وربما نجد بعض الهيرويين عند تلك الزاوية |
| - Yüzünden bıçaklanmış eroin... | Open Subtitles | تؤدي دور مدمنة الهيرويين التي تطعن في وجهها |
| Eroini hazırlamak içindi. | Open Subtitles | كانوا سيستخدمونها لمعالجة الهيرويين |
| Eroini karıştıracak birini arıyoruz. | Open Subtitles | نحن نبحث عن شخص يعرف مكان الهيرويين |
| Kimyager. Eroini yapan adam. | Open Subtitles | الكيميائي الذي يصنع الهيرويين. |
| Oyuncularınızdan biri de esrardan eroine geçmiş. | Open Subtitles | و كذلك فقد أدمن أحد نجومك الهيرويين بدلا من الماريجوانا |
| kokain, meth, eroin, bunların hiçbiri işe yaramamıştı... ..ben de senden uzak olmak için tek yolun ölüm olduğuna karar vermiştim. | Open Subtitles | الكوكايين ، الحشيش ، الهيرويين لم يستطيعوا إنجاز الأمر لذا قررت أن الموت هو طريقتي الوحيدة للإبتعاد عنكِ |
| Yani amcigi bana sanki eroinmis gibi geldi. | Open Subtitles | أعني .. فرجها كان مثل الهيرويين |
| İki kilogram eroinle yakalandın. | Open Subtitles | لقد قبض عليك بصحبة طوبين من الهيرويين |