Olay yerine ilk gelen devriyeyle konuştum. Alex'in hikayesini öğrendim. | Open Subtitles | لقد تحدثت إلى شرطي الدورية الذي كان أول الواصلين إلى هنا |
Olay yerine ilk siz gelmişsiniz galiba. | Open Subtitles | سمعتُ يارفاق أنكم أول الواصلين لهذا الموقع |
Olay yerine gelen ilk kişiyim ve geldiğimde ceset falan yoktu. | Open Subtitles | كنت أوّل الواصلين لمسرح الجريمة، و لم يكن هنالك أيّة جثة عندما وصلت. |
Dr. Kadar Charleston'a ilk gelenler arasındadır. | Open Subtitles | د.كادار" من أوائل الواصلين" "إلى "تشارلستون |
Dr. Kadar Charleston'a ilk gelenler arasındadır. | Open Subtitles | د.كادار" من أوائل الواصلين" "إلى "تشارلستون |
İlk varan bendim, ve gördüğünüz üzere seçimim muhteşem. | Open Subtitles | لقد كنت أول الواصلين, وكما ترون فإن إختياري كان رائعا |
Olay yerine gelen ilk memurlar, mutfakta ve ebeveyn yatak odasında boğuşma izleri bulmuşlar. | Open Subtitles | أول الواصلين من الضباط شاهدوا اثار للمقاومة في المطبخ وفي غرفة النوم الرئيسية |
- Olay yerine ilk giden bendim. | Open Subtitles | حسنًا، لقد كنت أول الواصلين لموقع الجريمة |
Olay yerine ilk sen gittin, doğru mu? | Open Subtitles | -كنت أول الواصلين الى هناك, صحيح؟ |
Evet. Olay yerine ilk ben gittim. | Open Subtitles | نعم, كنت أول الواصلين |
Ben ve Olay yerine ilk gelen görevliler. | Open Subtitles | أجل أنا وأول الواصلين للمشهد |
"Olay yerine ilk gelenler Roma Katolik kilisesi rahipleriydi. | Open Subtitles | اول الواصلين للمكان كان |
- Ne? Dinle, Olay yerine ilk biz geldik. | Open Subtitles | استمع ، نحن من أوائل الواصلين |
Şanslıyız, ilk gelenler biziz. | Open Subtitles | يا لحسن حظّنا، نحن أوّل الواصلين. |
Üzgünüm, ilk gelenler sizsiniz. | Open Subtitles | أسفة , أنتم أول الواصلين |
Lizbon hava alanına varan yolculara baktım. | Open Subtitles | لذا فحصت الركاب الواصلين عبر مطار لشبونة |
Olay yerine ilk varan hep Ilene oluyor. | Open Subtitles | دائماً مّا تكون (آيرين) أوّل الواصلين لمكان الحادث. |