| Hayır ve belli ki, implantı yok ya da eklem ağrısı. | Open Subtitles | لا ومن الواضح أنّها لم تزرع شيئاً ولا تؤلمها مفاصلها، ماذا لديك؟ |
| belli ki daha büyük bir plânı engellemeyelim diye bir ön hazırlıktı. | Open Subtitles | من الواضح أنّها الخطوة الأولى لمخطط أكبر، شيء سنوقفه. |
| İstediğin dostalar belli ki onun içindi. | Open Subtitles | والملفّات التي طلبتها فمن الواضح أنّها له. |
| Lisede belli ki popüler olmayan kız konuştu. | Open Subtitles | هذا قول الفتاة التي من الواضح أنّها لم تكن شعبيّة بالمدرسة |
| Bunun da benim için yazıldığı aşikâr. | Open Subtitles | التي أيضاً من الواضح أنّها كتبت من أجلي،. |
| Meseleyi açmak istemiyor belli ki. | Open Subtitles | من الواضح أنّها لا تُريد التحدّث في ذلك. |
| belli ki aklı başında değil. | Open Subtitles | أتعلم، من الواضح أنّها مجنونة. |
| belli ki, onu hızlandıran bir bubi tuzağı kurmuş ve ardından gelen alev ve paniği kullanarak sahte banknotlarla birlikte oradan uzaklaştı. | Open Subtitles | من الواضح أنّها فخخته بواسطة مسرّع للإشتعال... ثم إستغلال النار والذعر لإستبدال النقود المزورة. |
| belli ki gideceği yeri biliyor. | Open Subtitles | من الواضح أنّها تعرف إلى أين هي ذاهبة |
| belli ki düşündüğümüz gibi değilmiş. | Open Subtitles | مِن الواضح أنّها لمْ تكن كما اعتقدنا |
| belli ki sorun mantar değilmiş. | Open Subtitles | من الواضح أنّها ليست الفطريات |
| Koltuğun altındaydı. belli ki Hixton'a ait. | Open Subtitles | تحت المقعد الأمامي من الواضح أنّها تخصّ (هيكسون) |
| Koku konusunda haklısın Tony ama belli ki Judy boya örneklerini kast etmiş. | Open Subtitles | أنا أقر لك بأمر الرائحة يا (طوني)، لكن من الواضح أنّها تسأل عن عينات الطلاء. |
| - belli ki Judy hoşuma neyin gideceğini soruyor. | Open Subtitles | -من الواضح أنّها تسألني عمّا أحبّه . |
| Emmanulelle'i, belli ki. | Open Subtitles | -من الواضح أنّها (إيمانويل ). |
| Benim için yazıldığı aşikâr. | Open Subtitles | التي من الواضح أنّها كتبت من أجلي، |
| Benim olduğum aşikâr. | Open Subtitles | من الواضح أنّها أنا. |