Gençlerden birkaçı, arabanın Aslında 5 metre uzaklıkta olduğunu söylemişti. | TED | بعض المراهقين قالوا بأن السياره في الواقع كانت ١٥ قدم بعيدا عندما اطلقت النار |
Ve bu insanlar bir sürü enterasan ve Aslında bir hayli geçerli çözümler ürettiler bu problemlere. | TED | وقد توصلوا إلى عدد كبير من الحلول المثيرة للاهتمام، وفي الواقع كانت حلولا صالحة للمسائل التي كانوا يعملون على حلها. |
Israr ediyorum. Aslında çok komik bir şapkaydı. Kurdelelerle ve çiçeklerle dolu saçma bir şey. | Open Subtitles | فى الواقع كانت قبعة سخيفة شئ أبله بشرائط و ورود |
Yılbaşı gecesini ailemle geçirdim, bu da aslına çok özel bir şeydi. | Open Subtitles | حسناً، قضيت رأس السنة الجديدة مع عائلتي، والتي في الواقع كانت مميّزة |
Sonra daha dikkatli bakinca zaman icinde var olan bir sey farkedilir. | TED | ثم لديك هذه الطريقة المزدوجة ونرى أنها في الواقع كانت موجودة في الماضي. |
Aslında, gerçekten okumadığı zamanlar, gözlüğünü göğüs cebinde tutmak Sir Roger'ın adetiydi. | Open Subtitles | في الواقع كانت من عادته حينما لا يقرأ أن يبقيها عند جيب الصدر |
Bundan kız arkadaşımda da vardı! Aslında araba babasınındı ve gerçekten kız arkadaşım değildi. | Open Subtitles | مهلاً, صديقتي كانت لديها واحدة في الواقع كانت سيارة والدها |
"Aslında, Norveçli olduğu söyleniyor." | Open Subtitles | يقولون انه كان نرويجي في الواقع كانت عصابة قديمة من النرويجين |
Aslında, daha çok hapishaneden çıkabilmek için cezasını sosyal hizmetlerle ödeyenlerdendi. | Open Subtitles | حسناً، في الواقع كانت أخصائية اجتماعية مكلفة من المحكمة |
Hayır, Aslında askıya alındı, şu anda inceleniyor, çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | كلا، في الواقع كانت فترة إيقاف مؤقته وحالياً قيد الإستئناف شكـراً جـزيـلاً |
Aslında, o zamana kadar tanık olduğumuz tüm çarpma olasılıklarından daha yüksekti. | Open Subtitles | في الواقع كانت أعلى من أى إحتمالية تصادم أخرى والتي لم نرى مثلها أبدا حتى هذا الوقت |
Bu Aslında, genetik mühendisliğin doğuşuydu. | Open Subtitles | وفى الواقع كانت تُعتبر ميلاد علم الهندسة الجينية |
- Aslında bu çanta kurbanlarımızdan birine ait. | Open Subtitles | حسنا , في الواقع كانت واقعة من أحد ضحايانا |
Aslında, um, bir oldu bir saat önce hakkında soygun, guerrero alışveriş merkezinde bitti. | Open Subtitles | في الواقع , كانت هناك سرقة بحوالي ساعة بالقرب من السوق |
Bana bir kaç dakikalığına baygın olduğumuzu söyledin Cleaves ama Aslında bir saatti. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأنه قد أغمي علينا لدقائق معدودة بينما في الواقع كانت ساعة كاملة |
Aslında bizim Orman eskiden bir karakol değildi. | Open Subtitles | في الواقع كانت قريتنا دوماً موقعاً عسكرياً. |
Orada gizli görevdeydim o yüzden Aslında karakterimin bir parçasıydı. | Open Subtitles | فهمت ، كنت متخفي لذا في الواقع كانت جزءا من تقمصي للشخصية |
Çünkü gerçek hayatta her günüm bir çöpçü, pizzacı ya da gazeteci kadar sıkıcıydı. | Open Subtitles | لأنه في الواقع كانت حياتي اليومية مملة جدا مثل أي قذارة |