Onlara bu seçimi bir daha sorduğumuzda daha önce seçmedikleri yüzü seçiyorlardı. | TED | وإذا سمحنا لهم بالاختيار مرة أخرى، سيختارون الوجه الذي رفضوه في السابق. |
Sana o zamanlar öpebileceğin yüzü göstermek istedim. | Open Subtitles | أردت فقط ان أريك الوجه الذي كان من الممكن أن تقبيله |
- Yapma lütfen. Kimse bu 25.000 dolarlık yüzü yastığa bastıramaz. | Open Subtitles | لا أحد يدفع هذا الوجه الذي بقيمة 000ر25 على وسادة. |
Hem de buraya konuşmak için geldiğim bir yüz. | Open Subtitles | ليس الوجه الأوسم في هذه الغرفة وحسب بل أيضاً الوجه الذي أتيتُ إلى هنا لأقوم بمحادثته |
"Jeremy" videosunu gördüm, yaptığı surat o değil. | Open Subtitles | نعم لقد رأيت فيديو جيرمي هذا ليس الوجه الذي فعله |
Tamam, şu yüz ifadesini yapmayı bırak. Kötü haberim var yüzün bu. | Open Subtitles | توقفي عن إظهار هذا الوجـه إنه ذلك الوجه الذي يدل على أخبار سيئة |
Bana fazlası ile sorun çıkaran eski yüzümü özlerken hayat devam ediyordu. | Open Subtitles | وبينما افتقدت الوجه الذي سبب قدر كبير من المشاكل .نسي العالم الموضوع |
Öyle dediğimde yüz ifaden mükemmeldi. | Open Subtitles | الوجه الذي جَعلتَ عندما قُلتُه، هو كَانَ مثاليَ. |
Resmin benim portrem olmasına karşın resimdeki yüzü tanıyacağından şüpheliyim. | Open Subtitles | رغم أن الصورة رُسمت لي لا أعتقد أنكِ ستعرفين الوجه الذي عليها |
O yarışı 1.5 km ara ile kazanacağım. Kazandığım zaman arabamda kimin yüzü olduğu önemli değil. | Open Subtitles | فأنا سأربح ذلك السباق وليس من أجل الوجه الذي على سيارتي |
Broşüre koymadıkları yüzü görmeni istedim sadece. | Open Subtitles | أردت أن ترى الوجه الذي لا يضعونه في الإعلان |
Onun sesini duyuyorum ama gördüğüm dışarıdaki adamın yüzü. | Open Subtitles | لكن الوجه الذي أراه ذلك الرجل عند رقم 10 |
Estetik ameliyatı için 20 milyon dolar harcadın ama kendine bu yüzü mü seçtin? | Open Subtitles | جراحة تجميل بعشرين مليونا وهذا هو الوجه الذي تختاره؟ |
Poker yüzü. | Open Subtitles | ذلك الوجه الذي يظهر عند الرغبة في المقامرة |
Koca yuvarlak yüzü sana dönmüş bakıyor. Gözyaşları, koca tombul yanaklarından akıyor. | Open Subtitles | سيكون هناك ذلك الوجه الذي يحدق بوجهك و خداك الكبيران |
bir, masum bir birey olarak hayata başladığını gösteriyor, bildiğiniz gibi dünyaya gösterdiği yüzü. | Open Subtitles | الأول القاعدة متمثل بالولادة على شكل البراءة الوجه الذي يظهرهُ للعالم |
Gözler farklı renkte. Unutabileceğin bir yüz tipi değil. | Open Subtitles | . عينان مختلفتا اللون ليس ذلك النوع من الوجه الذي تنساه |
Yüzüme bakın. Bu, o işi yapmış bir yüz. | Open Subtitles | انظروا الى وجهي, انه الوجه الذي فعلهآ |
"Dolandırıcılık" veya "yolsuzluk" diye bağıran bir yüz değil, değil mi? | Open Subtitles | ليس بالضبط نوع الوجه "الذي يصرخ "الابتزاز و "الاختلاس"، أليس كذلك ؟ |
Yaptığı surat bu. Brandy neden seninle bir şey yapmak istemiyor anlıyorum. | Open Subtitles | بل هذا الوجه الذي فعله الان فهمت لما لا تريد براندي عمل شيء معك |
Hüzün ile dağlanmış bir yüzün var. | Open Subtitles | لقد حصلت على الوجه الذي محفورا مع الحزن. |
Eğer bu, eğer bu gideceğim anlamındaysa o zaman beyninden asla yüzümü silme. | Open Subtitles | طالما هذه نهايتي، طالما ستقتلني، فدعني أموت بصفتي الوجه الذي لن يمكنك محوه من عقلك أبدًا. |
Ama bu yüz ifaden hiç normal değil. | Open Subtitles | وهذا الوجه الذي تفعله ليس طبيعي |