Tümüyle gelişmiş ahlak anlayışına sahip olan tek canlılar bizleriz. | TED | فنحن الكائنات الوجيدة التي تملك مشاعر أخلاقية متطورة |
Ama kaybetmem için tek yol, birinin beni dövmesi. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوجيدة التي سأخسر بها عندما يضربني شخص ما |
Dağıttıkları tek oda burası mı? | Open Subtitles | لذا، هذه هي الغرفة الوجيدة التي دُمرت أجل والتي لا تطابق مايقومون به |
Önümüzdeki birkaç hafta boyunca söylemeniz gereken tek kelime... | Open Subtitles | للأسابيع البضع القادمة، الكلمات الوجيدة التي تعرفونها |
Kuralları bir tek senin mi çiğneyebileceğini sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظنين انكِ الوجيدة التى يسمح لها بكسر القواعد؟ |
Beni yenmesinin tek yolu üç tane 3'lü veya 4'lüsünün olması Limp Bizkit iki tane 3'lü yatırmıştı şu peynir kafada da 4'lü vardı. | Open Subtitles | الطريقة الوجيدة لأن يهزمني اذا كان يملك 3 أكك او 4 تحت الطاولة و هذا الأعرج لديه ورقة من الـ3 |
HARNICK CİNAYETİNİN tek TANIĞI ÖLÜ BULUNDU | Open Subtitles | الشاهدة الوجيدة على جريمة قتل هارنك وجدت ميته الفتاه التى تعتقد أن الشبح قتل جارها خنقا في السرير |
Bu nüklüer aygıtı bulmamızın tek yolu bu. | Open Subtitles | انها الوسيلة الوجيدة للعثور على القنبلة |
Lt tek yolu l kötü dönmesini Wyatt koruyabilecek oldu. | Open Subtitles | لقد كانت الطريقة الوجيدة كي أحمي (وايت) من التحول إلى شرير |
Jill, babamı kurtarmanın tek yolu. | Open Subtitles | (جيل) هى الوسيلة الوجيدة لإستعادة أبى |
Babamı geri almamın tek yolu Jill. | Open Subtitles | (جيل) هى الوسيلة الوجيدة لإستعادة أبى |