Öyle eski bir zemini onarmanın tek yolunun söküp tekrar yapmak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال الطريقة الوحيدة لإصلاح أرضية متهالكة كهذه هي نزع ألواح الأرضية واستبدالها كلها |
Kapakçığı onarmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة لإصلاح صمامكِ |
Bu hasarı onarmanın tek yolu bu olabilir | Open Subtitles | قد تكون الطريقة الوحيدة لإصلاح الضرر |
Peki, bunu düzeltmek için tek yol Phoebe ücretsiz diliyorum iblis elde etmektir. | Open Subtitles | حسناً ، الطريقة الوحيدة لإصلاح هذا هي (أن نجعل المشعوذة تتمنى تحرير (فيبي |
Bu düzeltmek için tek yol Phoebe bu kullanmaktır. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لإصلاح هذا (هي أن تستخدم هذا على (فيبي |
düzeltmenin tek yolu, geçmişe gittiğimiz ilk ana dönmek ve 11 Eylül'ü yumurtlamanı engellemek. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لإصلاح هذا هي العودة للحظة التي وصلت فيها للماضي و منعك من قول شيء عن أحداث 11 سبتمبر |
Bunu düzeltmenin tek yolu her şeyi yok etmek. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لإصلاح هذا هو تدمير كل شيء. |
Araştırmamı finanse ettirecek paraya ihtiyacım vardı ve yaptığım şeyi düzeltmenin Leann'i geri almamın tek yolu buydu. | Open Subtitles | احتجت للأموال لتمويل أبحاثي و هذه هي الطريقة الوحيدة لإصلاح ما أفسدته (و الطريقة الوحيدة لإرجاع (لين |