Fedakarlığımıza uygun bir barışa ulaşmanın tek yolu budur. | Open Subtitles | هو الوسيلة الوحيدة للوصول إلى سلام مُلائم لتضحياتها |
Beyindeki sorunlu kısma ulaşmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | أنها الطريقة الوحيدة للوصول للأجزاء المتأثرة من المخ |
Sana ulaşmanın tek yolu sevdiğinden geçiyor. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للوصول اليك هي باستغلال الأشخاص الذين تحبهم |
Ama cennete gitmenin tek yolu, günahlarından tövbe etmektir. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوحيدة للوصول للجنة هي الاستغفار لذنوبك |
Suya ulaşmak için tek şansımızın oraya üstten girmek olduğunu anladım. | Open Subtitles | أدركت بأن فرصتنا الوحيدة للوصول إلى الماء كانت بالسقوط من الأعلى |
Öğrenmelisin. İsviçre'ye girmenin tek yolu o olabilir. | Open Subtitles | يجب أن تتعلم ، إنها الطريقة الوحيدة للوصول إلى سويسرا. |
Tüm kasları gevşetmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة للوصول لكلّ تلك العضلات |
Strom'u yakalamanın tek yolu çalıntı oto montaj bağlantısı. | Open Subtitles | (راي)، تعرف الوسيلة الوحيدة للوصول إلى (ستورم) هي بتدبيسه بعمليات بيع قطاع الغيار المسروقة. |
Üzgünüm ama sana ulaşmanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | آسف لكنها كانت الوسيلة الوحيدة للوصول إليك |
Merkeze ulaşmanın tek yolu da kazanmak. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة للوصول للمركز هي بالفوز |
Belki de bu kötü şey güzel bir şeye ulaşmanın tek yoluydu. | Open Subtitles | ربما هذا شيء سيء كانت الطريقة الوحيدة للوصول إلى شيء جميل |
Bu, Solomon'a ulaşmanın tek yoluydu. | Open Subtitles | وأنها كانت الطريقة الوحيدة للوصول إلى سولومون |
Burada en küçük hoşgörüsüzlük deliğine ulaşması gereken çok güçlü bir sosyal mesaj var. Ve oraya ulaşmanın tek yolu da oyunu oynamak. | TED | انما هنالك رسالة اجتماعية قوية من ورائها تنص على وجوب تلافي كل التعصبات الموجودة اليوم والطريقة الوحيدة للوصول لذلك هي عبر لعب هذه اللعبة |
Fang ülkesine ulaşmanın tek yolu bu nehri kullanmaktır. | Open Subtitles | الطريق الوحيدة للوصول هو هذا النهر |
Yumuşak yosun ve mercan polipleri için çok fazla donamın gibi gözüküyor fakat onlara ulaşmanın tek yolu mercanların kaya yığınlarından kurtulmaktır. | Open Subtitles | قد تبدو مثل الأدوات المعدنية واتباع حمية من الطحالب الناعمة والبوليبات المرجانية, ولكن الطريقة الوحيدة للوصول اليهم بواسط ازاحة القطع من الصخور المرجانية. |
Onlara ulaşmanın tek yolu yanlarına gitmek ve şimdi bizim de yaptığımız gibi sınırda korumalara seslenmek ancak yeterince çabuk olmaz. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للوصول إلى هناك بالقيادة ثم الصراخ على الحارس الذي هناك ، هذا ما سنقوم بفعله ولكننا لن نكون سريعين بما فيه الكفاية |
Masselin'e ulaşmanın tek yolu Carlton, değil mi? | Open Subtitles | حسناً، إن الطريقة الوحيدة للوصول إلى ( مازلِن ) هو كارلتون، صحيح؟ |
Oraya vaktinden gitmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة للوصول حالاً الى هناك |
Oraya vaktinden gitmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة للوصول إلى هناك في الموعد |
İran'daki altınlara erişmek için tek yol elimden geçiyor. | Open Subtitles | طبعة يدي هي الطريقة الوحيدة للوصول إلى المدافن الإيرانية |