Benim tek gücüm çenemi kapatıp onlardan birisi gibi davranabilmemde. | Open Subtitles | قوّتي الوحيدة هي أن أغلق فمّي وأتصرف مثل واحد منهم |
Benim tek sorunum var. Kocam benden ayrılmak istiyor ve o burada bu sorunu nasıl çözebilirim. | Open Subtitles | مشكلتي الوحيدة هي أن زوجي يريد أن يتركني فكيف يمكنني حل هذا إن لم يكن هو بالغرفة؟ |
- Aracilarin amina koyayim. Senin tek sorumlulugun çorbada tuzun olmasi. | Open Subtitles | مسؤوليتك الوحيدة هي أن تضع اللحم على الطاولة |
Senin tek sorumlulugun corbada tuzun olmasi. | Open Subtitles | مسؤوليتك الوحيدة هي أن تضع اللحم على الطاولة |
Bizim tek şansımız, insanlarla doğrudan savaşmaktır. | Open Subtitles | فرصتنا الوحيدة هي مقاتلة البشر بشكل مباشر |
Şu anda Bizim tek avantajımız kim olduğumuzu bilmeyecek olması. | Open Subtitles | أفضليتنا الوحيدة هي, أننا الوحيدون الذين نعرف من نكون |
Clark, benim sahip olduğum tek yetenek, Borsa ile uğraşmak ve yanlış kadına aşık olmak. | Open Subtitles | قدراتي الوحيدة هي التلاعب بالسوق والوقوع بحب المرأة الخطاء |
Memnun olduğum tek şey, siz palyaçoların kararlarınız yüzünden ne kadar diyet ödeyeceğinizi bilmek. | Open Subtitles | سعادتي الوحيدة هي معرفتي للمقدار الكبير الذي اضطر كلاكما أيّها المهرّجان لدفعه |
Bana ters gelen tek şey Jeffrey Katzenberg'in 'mustang'lerden bahsederken "Tanrının bu dünyada yarattığı en muhteşem yaratıklar" demesiydi. | TED | ملاحظتي الوحيدة هي حول ما قاله جيفري كاتزينبرج عن الحصان، "أجمل المخلوقات التي خلقها الله على الارض." |
Benim tek dileğim ise hiç bir sır olmadan seninle beraber olabilmek. | Open Subtitles | وأمنيتي الوحيدة هي أن أكون معك وبدون كلّ هذه الأسرار. |
Hayır, Benim tek kitabım Sade'nin günlükleriyle İncil. | Open Subtitles | كلا، كتبي الوحيدة هي مذكَرات سيد والأنجيل |
Benim tek varlığım alacaklılarımın öfkeden kudurmuş hâlde bıraktıkları mesajlarıyla dolu bir telesekreter. | Open Subtitles | ملكيتي الوحيدة هي جهاز مجيب آلي ممتلئ برسائل غاضبة من دائنيني |
Benim tek suçum ülkemi korumaya çalışmak... ülkemi! | Open Subtitles | جريمتي الوحيدة هي أنني أحاول حماية بلادي! تعتقدين بأن هذا ينتهيّ معي؟ |
Senin tek sorumluluğun çorbada tuzun olması. | Open Subtitles | ـ تباً لزبائن مسؤوليتك الوحيدة هي توفير المال لتغطية الضروريات الأساسيّة. |
Sevgilim, Senin tek rakibin Inquirer'dir. | Open Subtitles | عزيزتي... مراسلتك الوحيدة هي الجريدة بعض الاوقات اعتقد انني افضل منافسة من لحم و دم |
Kara kara düşünüyorum. Bizim tek sorunumuz, bu konuda henüz yazılı bir şeyimiz yok! | Open Subtitles | مشكلتنا الوحيدة هي أننا لم نكتب عن ذلك حتى الآن |
Bizim tek isteğimiz... satranç dünyasını zenginleştirmek. | Open Subtitles | ورغبتنا الوحيدة هي لإثراء عالم الشطرنج. |
Sahip olduğum tek şey ağzımdan çıkacak olanlar. | Open Subtitles | القيمة الوحيدة هي ما يخرج من فمي |
Sahip olduğum tek değer, sosyal çevremdir. | Open Subtitles | {\pos(192,240)}قيمتي الوحيدة هي محيطي الإجتماعية |
Sonra düşündüm, aklıma gelen tek yol, Derek'i kucaklayıp odanın öbür ucuna götürüp bırakmak, ve o geri gelene kadar olan 10 saniyelik süre içinde öğrenebileceği bir parçayı hızlıca çalmak oldu. | TED | لكن وبعد مدة، فكرت في أن الطريقة الوحيدة هي بحملك ووضعك في الجهة الأخرى من الغرفة، لأعزف خلال العشر ثوان التي يستغرقها للعودة لمكانه، لم يكن أمامي خيار سوى أن أعزف له شيئا سريعا للتعلم. |