Bu görevi kabul etmemin tek nedeni hayatlarını geri almak isteyen insanların bunun için savaşacağına olan inancımdı. | Open Subtitles | والسبب الوحيد الذي جعلني أوافق على التجمع هو اعتقادي بأنه محفز لأشخاص أرادوا استعادة حياتهم |
Bu geziyi kabul etmemin tek sebebi o etrafta yokken... | Open Subtitles | -اللعنة . أظن أن السبب الوحيد الذي جعلني أوافق على هذه الرحلة هو كي أستطيع التطفل |
Başta bu işe girmeyi kabul etmemin tek sebebinin Oliver'ın çaresizliğini izlerken ona yardım edememem olduğunu da söylemiştim. | Open Subtitles | -أيضا أخبرتك أن السبب الوحيد الذي جعلني أوافق على هذا الأمر برمته في المقام الأول أنني لم أستطيع |