Onu önemseyen tek kişi benim. | Open Subtitles | إنني الوحيد الذي يهتم بها |
Senin yaşayıp yaşamadığını önemseyen tek kişi ben olduğum için. | Open Subtitles | لأنني الوحيد الذي يهتم (لو أنك حي أو لا يا (بيت |
Belki de hatunlar üzerine daha fazla yoğunlaşmalıyım. Milletin önemsediği tek şey bu zaten. | Open Subtitles | ربما يجب أن أحاول مضاجعة الفتيات ذلك الشيء الوحيد الذي يهتم به الجميع |
Bak, sermaye ortaklarının önemsediği tek şey, yarıyıl temettüsü. | Open Subtitles | انظر .. الامر الوحيد الذي يهتم به هؤلاء المساهمون هي تلك المكافآت في آخر العام |
Bu adamın aldığı paradan daha çok değer verdiği tek şey,itibar herhalde. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يهتم به ذلك الشخص أكثر من المال هو السمعة |
Emily, işi dışında değer verdiği tek şey sensin. | Open Subtitles | أنت الشيء الوحيد الذي يهتم به خارج عمله. |
O, benimle ilgilenen tek kişi. | Open Subtitles | إنه الوحيد الذي يهتم لأمري |
Bunu önemseyen tek kişi de ben değilim. | Open Subtitles | ولستُ الوحيد الذي يهتم. |
Bon, Damon Salvatore'un önemsediği tek şey Elena. | Open Subtitles | (بون)، إن (إيلينا) هي الشيء الوحيد الذي يهتم به (دايمُن). |
önemsediği tek kişi kendisi. | Open Subtitles | إنه الوحيد الذي يهتم |
Bu hayatta değer verdiği tek şey. | Open Subtitles | انه الشئ الوحيد الذي يهتم بشأنه |
Albay Lupo'nun kızı ve değer verdiği tek insan. | Open Subtitles | (ابنة الكولونيل (لوبو و الشخص الوحيد الذي يهتم لشأنه |
Theo, hayatında değer verdiği tek şeyi kaybetti. | Open Subtitles | (ثيو) خسر الشيء الوحيد الذي يهتم بشأنه |
Danyelle, benimle ilgilenen tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذي يهتم بي... |