Tek istisnası benim rızam olmadan başlattığın sapkın seks eylemi olmak üzere, dün gece seninle yastık kalesinde harika zaman geçirdik. | Open Subtitles | قضيت وقتاً رائعاً معك ليلة أمس في حصن الوسائد و الإستثناء الوحيد كان الفعل الجنسي المنحرف الذي بدأتي به بدون موافقتي |
Ama kirli bebek bezlerini görebiliyordum. Çocukların bazıları stresli ve sıkıntılı görünüyordu ama Tek ses küçük bir inleme idi. | TED | كنت أرى الحفاضات المتسخة، و كنت أستطيع رؤية نكبة بعض الأطفال، لكن الضجيج الوحيد كان أنين متواصل و منخفض. |
İşte ilişkisel evrende bu sorunun Tek olası cevabı bu şeyin bir şekilde kendi kendini meydana getirdiğidir. | TED | و في الكون العلائقي، التفسير الوحيد كان بطريقة ما تم صنعه بنفسه. |
Ve bu ortamda, insanların değerlerinin ve soylu davalarının Tek rehber olduğu bu ortamda bu grup tarihi bir başarı gerçekleştirdi. | TED | وفي هذا الجو، حيث الموجّه الوحيد كان قيّم الناس، وأهدافهم النبيلة، ما أنجزته هذه المجموعة كان تاريخياً. |
Tek karşı kanıtı yasal olarak kabul edilmeyen belgeydi. | Open Subtitles | وإثباتها الوحيد كان المستند الذى تم رفضه |
İlk kocam... neyse zaten Tek kocam oydu, bowlinge bayılırdı. | Open Subtitles | زوجي الأول, أعني زوجي الوحيد كان يحب البولينغ. |
Tek umudu yiğit bir delikanlı ve onun anlayışı kıt babasıydı. | Open Subtitles | أملها الوحيد كان طفل شجاع ووالده بطيء الفهم. |
Kilitli olmayan Tek kapı mutfaktakiydi ve çalışanlar da herhangi bir manyak katil görmemişler. | Open Subtitles | الباب المفتوح الوحيد كان باب المطبخ وطاقم المطبخ لم يروا هذا القاتل |
Bugünkü Tek hatamız, tuvaleti tamir etmeye çalışmak oldu. | Open Subtitles | عندما تفكر فيها، خطأنا الوحيد كان محاولة إصلاحه بنفسنا |
Derhal sizi ayırmanın Tek seçenek olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | وحينئذ أدركت أن الخيار الوحيد كان أن أقوم بفصلكما فوراً. |
Tek faaliyeti bandoymuş. Flüt çalıyormuş. | Open Subtitles | نشاطها الوحيد كان في فرقة غنائية لقد كانت تعزف علي الناي |
Cinayet silahı elimizdeki Tek somut kanıttı. | Open Subtitles | سلاح القتل كان الدليل الثابت الوحيد كان عندنا. |
Tek çıkış yolum Octouran Kung Fu'ydu. | Open Subtitles | و منفذي الوحيد كان نادي أكتوران للكونغ الفو |
Tek kesişmemiz yıllar önceydi. | Open Subtitles | أتعلم لقائنا الأول و الوحيد كان منذ سنين |
Tek korkum görevimi tamamlamadan ölmekti. | Open Subtitles | خوفي الوحيد كان أن أموت قبل أن أؤدي فريضتي |
Ona hayatı boyunca bulabileceği Tek işi bulan bendim. | Open Subtitles | أنا حصلت له العمل الوحيد كان أي وقت مضى الحصول ستعمل. |
Aynı fiziksel özellikte olmaları bir yana bunlara da poz verdirilmiş. Aradaki Tek fark, bunların elle boğulmuş olması ki bence, Jacksonville polisinin bağlantı... | Open Subtitles | حسناً ، ما عدا الإشتراك في ميزات طبيعية فقد مثلوا أيضاً ، الإختلاف الوحيد كان الخنق يدوياً |
Yanmamış Tek yer oralar ve Tek şüphelimiz kurbanlardan biri. | Open Subtitles | وهي الجزء الوحيد الذي لم يحرق, ومشتبهنا الوحيد كان مع الضحايا. |
Tek istediğim kurtlarımın önüne biraz yem atabilmekti. | Open Subtitles | كاستحقاقك لهذا مبتغايّ الوحيد كان بضع عنزات لذئابي |
Yıldızın Tek yorumu, yüreğinin sesini dinleyeceğini söylemesi oldu. | Open Subtitles | تطلب فيه الشفقة والخصوصية. تعليقها الوحيد كان بأنها ستتبع قلبها. |